top of page

Arama Sonuçları

"" için 99 öge bulundu

  • Hormonal Kontrol | selinhoca

    Besinlerin Sindirimi ve Emilimi Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF 2022 An latımları ​ PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu SİNDİRİM SİSTEMİNİN SİNİRSEL VE HORMONAL KONTROLÜ ✔ Besinin görülmesi, çiğnenmesi gibi durumlar vagus sinirinin uyarılmasına neden olur. Bu uyarılma, kardia bölgesindeki bazı hücrelerin uyarılmasını ve bu hücreler tarafından gastrin homonu salgılanmasını sağlar. ✔ Gastrin hormonu mide epitel hücreleirni uyararak mide öz suyu salgılanmasını sağlar. Mide öz suyunun salgılanmasında, mide içindeki besinlerin mide iç yüzeyine çarpması da etkilidir. ✔ Kimusun bağırsağa geçmesi enterogastrin, sekretin ve kolesistokinin hormonlarının salgılanmasını sağlar. ✔ Enterogastrin, gastrin hormonunun salgısını durdurur. Böylece gereksiz yere mide öz suyu üretimi engellenmiş olur. ✔ Sekretin, pankreası uyararak bazik özellikteki bikarbonat iyonlarının bağırsağa dökülmesini sağlar. Karaciğeri uyararak safra salgılamasını ve bu safranın safra kesesinde depolamasını sağlar. (Sekretin, bağırsaktaki sindirim için zemin hazırlar.) ✔ Kolesistokinin, Safra kesesi ve pankreası uyarır. Safra kesesinin safra salgılamasını; pankreasın ise pankreas öz suyu salgılamasını sağlar. ​ KARBONHİDRATLARIN KİMYASAL SİNDİRİMİ ✔ Karbonhidratların kimyasal ağızda başlar; ince bağırsakta sonlanır. ✔ Selüloz ve kitin sindirimini sağlayan enzimler insanlar tarafından üretilemez. Ancak selüloz mukus salgısını artırıcı yönde etki yaptığından sindirim sisteminin sağlığı için önemlidir. ​ YAĞLARIN FİZİKSEL VE KİMYASAL SİNDİRİMİ ✔ Sadece ince bağırsak içerisinde sindirimi gerçekleşir. ✔ Safra, fiziksel sindirimini; lipaz ise kimyasal sindirimini gerçekleştirir. ​ PROTEİNLERİN KİMYASAL SİNDİRİMİ ✔ Midede başlar; ince bağırsakta sonlanır. ​ NÜKLEİK ASİTLERİN KİMYASAL SİNDİRİMİ ✔ İnce bağırsak da gerçekleşir. İnce Bağırsak (P) Deoksiriboznükleaz --> DNA (P) Ribonükleaz --> RNA Nükleotit sindiren enzimler (İB) Nükleotit + H2O --> Azotlu Organik Baz + Pentoz + FosforikAsit ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ BESİNLERİN EMİLİMİ ✔ Karbonhidrat, yağ ve proteinler hidroliz edildikten sonra monomer haldeyken emilirken; vitamin, mineral ve su üzerinde işlem yapılmadan emilebilir. ✔ Emilimin asıl gerçekleştiği yer ince bağırsaktır. Ancak sindirim sisteminin bazı diğer bölgelerinde de emilim gerçekleşir. Ağız ve Mide --> Bazı zehirler, hormonlar, iyonlar, nikotin bazı ilaçlar (mide) ve alkol gibi maddeler emilebilir. Kalın bağırsakta su, vitamin ve mineral emilimi yapılır. ✔ İnce bağırsak iç yüzeyinde bulunan villuslar, emilim yüzeyini artırırlar. Villuslar içerisinde kılcal kan damarları ve lenf damarları bulunur. ​ GASTRİT: Bakteriler ile mide mukozasının iltihaplanmasıdır. ÜLSER: Gastritin ilerleyerek yaraya dönüşmesidir. Bağırsak içerisinde de görülebilir. REFLÜ: Mide içeriğinin kardia kapakçıklarının bozulması nedeniyle yemek borusuna kaçmasıdır. SARILIK: Safra yapısındaki kolesterolün çökelmesi sonucu oluşan safra taşlarının safra kanallarını tıkaması ya da herhangi bir nedenle safranın ince bağırsağa dökülemeyip karaciğer tarafından emilerek kana geçmesi sonucunda derinin sarı bir renk almasıdır. SİROZ: Alkol, Hepatit virüsü, gereksiz ilaç kullanımı gibi nedenlerle karaciğerin yağlanarak sertleşmesidir. İlaçlarla tedavi edilir. Ancak karaciğer yetmezliğine de neden olabilir. ​ Sıradaki konu: Dolaşım Sistemi - Kalp Önceki konu: Sindirim Sistemi Organları

  • Fermentasyon Oksijensiz Solunum | selinhoca

    Hücresel Solunum - Fermantasyon Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle ​ PDF İndir ​ PDF 2022 Anlatımları ​ PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri ​ ​ Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​​ PDF 2022 Anlatımları PDF Özel Ders versiyonu Hücresel Solunum ​ ✔ Besinlerin hücre içerisinde parçalanması ile ATP üretimini sağlayan mekanizmaya Hücresel Solunum denir. ✔ Hücresel solunum sonucu açığa çıkan serbest enerji, ATP içine yerleştirilerek canlının hayatsal faaliyetlerinin (Fotosentez ve kemosentezde kullanılmaz.) yerine getirilmesinde kullanılır. ✔ Her canlının hücresel solunum mekanizması vardır. Tüm hücresel solunum mekanizmaları Glikoliz Reaksiyonu ile başlar. Daha sonra enzimler ve oksijenin varlığına göre farklı şekilde ilerler. Oksijenli Solunum (Aerobik): Oksijen yardımı ile besin monomerlerinin parçalanarak enerjinin üretildiği solunum reaksiyonudur. ​ Oksijensiz Solunum (Anaerobik) : Oksijen olmadan besin monomerlerinin parçalanarak enerjinin üretildiği solunum reaksiyonudur. Fermantasyon: Enzimler yardımı ile besin monomerlerinin kısmen parçalanması ile enerjinin üretildiği solunum reaksiyonudur. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ GLİKOLİZ REAKSİYONU ✔ Canlının hücresel solunum mekanizması hangisi olursa olsun tüm mekanizmalar Glikoliz Reaksiyonu ile başlar. ✔ Glikoliz reaksiyonu tüm canlılarda sitoplazmada gerçekleşir. Çünkü glikoliz reaksiyonunun gerçekleşmesini sağlayan enzimler tüm canlılarda sitoplazmada bulunur. Bu durumda glikoliz reaksiyonunu gerçekleştirmek canlıların ortak özelliğidir. ✔ Glikozu aktifleştirmek (kararsızlaştırmak) için 2 tane ATP harcanır. Bu ATP solunum reaksiyonunun aktivasyon enerjisidir. Bunun sonucunda kararsız ara bileşik oluşur. (Fruktoz bifosfat) ✔ Kararsız ara bileşik kendiliğinden ikiye bölünerek 2 tane PGAL (3C) oluşturur. ✔ Her bir PGAL yükseltgenip, NAD indirgenerek 2 tane NADH2 oluşur. ✔ Substrat düzeyinde fosforilasyon ile 4 tane ATP üretilir. ✔ 2 tane pirüvat oluşur. ​ ✔ Net olarak 2 ATP üretilmiş olur. Üretilen ATPler canlının hayatsal faaliyetlerinde kullanılır. ✔ NADH2’ler canlının solunum mekanizmasına göre değerlendirilir. ✔ Üretilen pirüvat canlının hücresel solunum mekanizmasına uygun olarak bir yola girer. Pirüvat organik bir madde olduğundan glikoz bu reaksiyonda tam olarak parçalanamamıştır. Bu nedenle ATP üretimi az olmuştur. ​ OKSİJENSİZ SOLUNUM ​ ✔ Bazı prokaryotlar besin monomerlerini oksijen dışındaki inorganik maddeler ile parçalar. ✔ ETS görev alır. ✔ Elde ettikleri ATP miktarı oksijenli solunma göre az, fermantasyona göre çoktur. ✔ Azot döngüsünde rol alan denitrifikason bakterileri, denitrifikasyon olayını oksijensiz solunum mekanizmaları ile gerçekleştirirler. Bu canlılar çoğunlukla heterotrof olmalarına rağmen, kemoototrof olanları da vardır. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ FERMANTASYON ​ ✔ Organik monomerlerin enzimler tarafından oksijen ya da farklı bir inorganik madde kullanılmadan parçalanması ile gerçekleştirilen hücresel solunumdur. ✔ Organik maddelerin parçalanması kısmen gerçekleştiğinden diğer solunum çeşitlerine göre oldukça az miktarda enerji üretimi gerçekleştirilir. ✔ Prokaryot ve ökaryot olan birçok canlıda görülebilir. Bakteri, mantar, bitki tohumları, bağırsak solucanları ve memeli canlıların çizgili kaslarında görülür. ✔ Glikoliz ve ürün oluşum aşaması olmak üzere iki aşamada gerçekleşir. ✔ Enerji üretimi sadece glikoliz aşamasında gerçekleşir. ✔ Ürün oluşum aşamasında glikolizin son ürünü olan pirüvat canlının türüne göre alkol ya da laktik asit gibi organik maddelere dönüştürülür. ✔ Fermantasyon yapabilen canlılar endüstriyel alanda kullanılır. Yoğurt, peynir, alkollü içecek, boza, sucuk, sosis ve ekmek gibi gıda ürünleri üretilir. ​ ETİL ALKOL FERMANTASYONU ​ ✔ Son ürün olarak etil alkolün üretildiği fermantasyon çeşididir. ✔ Bazı bakteriler, maya hücreleri ve bitki tohumlarında görülür. Maya hücreleri oksijen varlığında oksijenli solunum, oksijensiz ortamda ise etil alkol fermantasyonu yaparlar. ✔Endüstride bira, şarap, boza, ekmek ve saf alkol üretiminde kullanılır. ✔ Etil alkol fermantasyonu sitoplazmada gerçekleşir. ✔ Glikoliz ile üretilen pirüvat ve NADH2 etil alkol oluşum aşamasına katılırken ATP hayatsal faaliyetlerde kullanılır. ✔ Oluşan pirüvat yapısından bir molekül CO2 ayrılır. Asetaldehit oluşur. ✔ Asetaldehitin indirgenmesi, NADH2’nin yükseltgenmesi sonucu etil alkol oluşur. ✔ Asetaldehit, etil alkol fermantasyonunun ara bileşiğidir. Ayrıca bu reaksiyonun son indirgenen molekülüdür. ✔ 1 tane glikozdan 2 tane etil alkol, 2 tane CO2 ve net 2 ATP üretilir. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ LAKTİK ASİT FERMANTASYONU ​ ✔ Son ürün olarak laktik asidin üretildiği fermantasyon çeşididir. ✔ Bazı bakteriler ve omurgalıların çizgili kas hücrelerinde görülür. ✔Endüstride peynir, kefir, yoğurt, turşu üretiminde kullanılır. Ayrıca, asit özelliğinde bir madde olduğundan gıdaların içerisinde zararlı mikroorganizmaların üremesini engelleyerek koruyucu etki yapar. ✔ Laktik asit fermantasyonu sitoplazmada gerçekleşir. ✔ Glikoliz ile üretilen pirüvat ve NADH2 laktik asit oluşum aşamasına katılırken ATP hayatsal faaliyetlerde kullanılır. ✔ Oluşan pirüvatın indirgenmesi, NADH2’nin yükseltgenmesi sonucu laktik asit oluşur. Bu reaksiyonun son indirgenen molekülü pirüvattır. ✔ Laktik asit fermantasyonunda CO2 çıkışı görülmez. Bu nedenle oluşan laktik asit geri dönüşüm reaksiyonları ile pirüvat haline hatta glikoz halline getirilebilir. ✔ 1 tane glikozdan 2 tane laktik asit ve net 2 ATP üretilir. ​ ✔ Omurgalıların çizgili kas hücreleri oksijen yetersiz olduğunda laktik asit fermantasyonu yapar. Üretilen laktik asit kasta birikir ve yorgunluğa neden olur. Laktik asitler kana geçer; kanda belirli bir düzeye gelince beyindeki yorgunluk ve uyku merkezini uyarır; uyku gelmesine ve kaslarda ağrı oluşumuna neden olurlar. Dinlenme durumunda laktik asitlerin bir kısmı karaciğere gider ve burada pirüvata dönüştürülür. Pirüvatın bir kısmı oksijenli solunumda kullanılırken, bir kısmı glikoz haline getirilir ve glikojen halinde depolanır. Laktik asitlerin bir kısmı ise kas hücrelerinde pirüvata dönüştürülür. ​ Etil Alkol ve Laktik Asit Fermantasyonunun Karşılaştırılması ​ Etil Alkol Fermantasyonu ✔ Etil alkol oluşur. ✔ Oluşan son organik ürün 2 karbonludur. (Organik ve inorganik ürün) ✔ Karbondioksit oluşur. ✔ Kapalı kap basıncını artırır. ✔ Geri dönüşümü yoktur. ​ Laktik asit Fermantasyonu ✔ Laktik asit oluşur. ✔ Oluşan son organik ürün 3 karbonludur. (Organik ürün) ✔ Karbondioksit oluşmaz. ✔ Kapalı kap basıncını değiştirmez. ✔ Geri dönüşümü vardır. ​ Sıradaki konu: Oksijenli Solunum Önceki konu: Kemosentez

  • 10. SINIF YAZILI SORULARI | selinhoca

    1. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 10. SINIF 1. DÖNEM 1. YAZILI (2023 - 2024) PDF İNDİR - 10. SINIF 1. DÖNEM 1. YAZILI (2023 - 2024) PDF İNDİR - 10. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI (2023 - 2024) PDF TEST İNDİR - 10. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI 2. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 10. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI PDF TEST İNDİR - 10. SINIF 2. DÖNEM 2. YAZILI PDF İNDİR - 10. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI (1. SENARYO) (2023 - 2024) PDF İNDİR - 10. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI (2. SENARYO) (2023 - 2024)

  • 9. SINIF YAZILI SORULARI | selinhoca

    1. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 9. SINIF 1. DÖNEM 1. YAZILI (2023 - 2024) PDF İNDİR - 9. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI PDF İNDİR - 9. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI (2023 - 2024) PDF TEST İNDİR - 9. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI 2. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 9. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI (1. SENARYO) (2023 - 2024) PDF İNDİR - 9. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI PDF TEST İNDİR - 9. SINIF 2. DÖNEM 2. YAZILI PDF İNDİR - 9. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI (2. SENARYO) (2023 - 2024)

  • Virüsler | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Virüsler ​ Bitkilerde görülen tütün mozaik hastalığının etkeninin bakteri olmadığı, farklı bir patojen olduğu bulunmuş ancak ışık mikroskobu ile yapılan incelenmelerde bu patojen bulunamamıştır. Elektron mikroskobunun icadından sonra ancak keşfedilebilmiştir.. ✔ Hücresel yapı göstermezler. ✔ Enzim sistemleri yoktur. ✔ Hücre içi zorunlu parazitlerdir. Canlı içerisinde canlı, canlı dışındayken kristal yapı gösterirler. ✔ Metabolizmaları yoktur. ✔ DNA ya da RNA taşırlar. Genetik maddelerine genom adı verilir. ✔ Genomları proteinden oluşmuş bir kılıfla kapatılmıştır. Bu kılıfa kapsit denir. ✔ Canlı hücre içerisinde (konak) aktivite gösterir. Dış ortamda cansızdırlar. ✔ Antibiyotiklerden etkilenmezler. İnterferonlardan etkilenirler. ​ Enzim üretimi yapamazlar ancak, içine girecekleri hücrenin zarını eritecekleri ve RNA virüslerinde RNA’yı DNA’ya dönüştürecek enzimleri vardır. ​ Konak hücrenin hücre zarını eriterek genomlarını yollar, ve konak hücrenin enzim, nükleotid, ATP, ribozom, tRNA ve amino asitlerini kullanarak kendilerinden üretirler. Konak hücrenin mRNA, DNA ve glikozlarını kullanmazlar. ​ Virüslerin Üremesi ✔ Virüsler kendilerine özgü hücreler içerisine girerek üreme yaparlar. Virüslere konak, kullandıkların canlıya ise konakçı denir. ✔ Bakterileri konakçı olarak kullanan virüslere bakteriyofaj denir. ✔ Virüslerde hayat döngüsü litik ya da lizogenik olarak gerçekleştirilir. ​ Lizogenik Döngü: Virüs genomunu konakçı hücreye girdikten sonra genomu ile hücrenin genetik maddesinin birleştirerek hücreye zarar vermeden birlikte yaşar. ​ Litik Döngü: Virüs genomunu konakçı hücreye girdikten sonra hücrenin metabolizmasını ele geçirerek kendi protein ve genomunu üretir. Hücreyi parçalayarak yeni üretilen virüsler serbest kalır. ​ Litik Döngü 1) Virüs, tutunma ipliklerindeki enzim ile konakçı hücrenin zarını eritir. Genomunu hücre içine yollar. 2) Genom konakçı hücrenin metabolizmasını ele geçirir. 3) Genom üzerindeki genetik bilgiye göre virüsün kapsidi ve yeni genomu üretilir. Bu üretim sırasında konakçı hücre içindeki maddeler kullanılır. 4) Virüse ait kapsit ve genom birleştirilir. Oluşan yeni virüsler konakçı hücreyi parçalayarak konakçıdan ayrılırlar. ​ ✔ Virüsler çok kolaylıkla mutasyona uğrayan canlılardır. Bu nedenle konakçılarını çok kısa bir süre içinde değiştirebilirler. Ayrıca, hastalıklarının tedavisi için üretilen ilaç ve aşılarda bir süre sonra işe yaramayabilir. ​ Virüs Hastalıkları ​ Kuduz Hayvanlardan insanlara bulaşan viral bir hastalıktır. Virüs, beyin ve omuriliğe yerleşerek canlının ölümüne neden olur. Özellikle; kedi, köpek, yarasa ve kurt gibi canlılardan bulaşır. Aşılama ile hastalıktan korunulur. Hepatit Karaciğer hastalığıdır. Bu hastalığa yol açan farklı çeşitte virüsler vardır. A, E ve F tipi hepatitler; virüs bulaşmış olan su ve besin maddelerinin vücuda alınması ile bulaşır. B, C, D ve G türü hepatitler ise kan, tükürük ve cinsel temas yoluyla bulaşır. ​ Grip Baş ağrısı, ateş, öksürük ve halsizlik gibi belirtiler gösteren çok yaygın bir viral hastalıktır. Çok fazla çeşitte grip virüsü vardır. Aşılama ve kişisel hijyen kurallarına uyarak korunulur. ​ AIDS HIV virüsü ile kan, cinsel yolla ve diğer vücut sıvıları ile bulaşan bir hastalıktır. En fazla bulaşma cinsel yol, kan, anne sütü ve organ nakilleri ile gerçekleşir. Elisa adı verilen bir test ile hastalık tanısı konulur. Bu virüs kişinin bağışıklık hücrelerini konakçı olarak kullanır. Hastanın bağışıklığını düşürdüğünden hasta, bağışıklıksız kalır ve farklı bir hastalık etkeni canlının ölmesine yol açar. Günümüzde kesin tedavisi yoktur. ​ Uçuk (HERPES) Ciltte bulaşıcı yaralar oluşturan viral bir hastalıktır. 8 çeşidi vardır. Bunlardan en sık rastlanılanı ağız ve burun çevresinde yaralar halinde kendini gösterir. Biri diğer en sık rastlananı da genital organda kendini gösterir. Bir diğeri de sinir hücrelerini konakçı olarak kullanarak zonaya neden olur. Virüsler Sıradaki konu: Mitoz Bölünme (10. Sınıf) Önceki konu: Omurgalı Hayvanlar

  • Biyoloji Konu Anlatımları | Selin Hoca

    Konu Anlatımları Sınıf düzeyindeki tüm Biyoloji konu anlatımlarına ait video derslere ve ders notlarına (PDF) aşağıdaki seçeneklerden istediğinize tıklayarak ulaşabilirsiniz. Konular 9. Sınıf 10. Sınıf 11. Sınıf 12. Sınıf Videolar TYT Konuları (2022) Rehberlik AYT Konuları (2022) BİYOKAMP TYT TYT Konuları (Özel Ders) BİYOKAMP AYT AYT Konuları (Özel Ders) Hızlı Tekrar

  • Deneme Sınavları | selinhoca

    TYT ve AYT BİYOLOJİ DENEME SINAVI TYT Biyoloji Denemeleri 2023 AYT Biyoloji Denemeleri 2023 !!! PDF'deki sorular ile ilgili soru hatası, yazım yanlışı, cevap anahtarında hata veya eksiklikler varsa selinhocabiyoloji@gmail.com mail adresine mail atabilirsiniz. İyi çalışmalar dileriz.

  • Monohibrit ve Dihibrit Çaprazlama | selinhoca

    Önceki konu: Gamet Bulma, Genotip ve Fenotip Sıradaki konu: Kontrol Çaprazlaması, Çok Allellik, Eş Baskınlık Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları ​ PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu MONOHİBRİT ÇAPRAZLAMA Bir karakter bakımından heterozigot olan bireylere monohibrit denir. İki monohibrit bireyin çaprazlanmasına ise monohibrit çaprazlama denir. ​ DİHİBRİT ÇAPRAZLAMA İki karakter bakımından heterozigot olan bireylere dihibrit denir. İki dihibrit bireyin çaprazlanmasına dihibrit çaprazlama denir. ​ 1) Homozigot sarı tohumlu bezelyeler ile homozigot yeşil tohumlu bezelyelerin çaprazlanması sonucunda elde edilen F1 ve F2 döllerinin genotip ve fenotiplerini yazınız. (Sarı tohumlu bezelye geni yeşil tohumlu bezelye genine baskındır.) ​ Punnet Karesi ​ 2) Homozigot sarı ve düzgün tohumlu bezelyeler ile homozigot yeşil ve buruşuk tohumlu bezelyelerin çaprazlanması sonucunda elde edilen f1 ve f2 dölünün fenotip ve genotiplerini yazınız . (Sarı tohum geni yeşil tohum genine; düzgün tohum geni buruşuk tohum genine baskındır.) ​ Punnet Karesi ​ Sorular ​ 3) Aşağıdaki çaprazlamalardan hangisinin fenotip ayrışım oranı 3:1’dir? A) Aa x Aa B) Aa x aa C) aa x aa D) AA x AA E) AA x Aa 4) Heterozigot mor çiçekli iki bezelyenin çaprazlanması sonucunda oluşan bezelyelerin bazılarının beyaz çiçekli olduğu görülmüştür. Buna göre; I. Mor çiçek geni beyaz çiçek genine baskındır. II. Oluşan bezelyelerin ¼ ’ü beyaz çiçeklidir. III. Beyaz çiçekli bezelyelerin oluşma olasılığı ¼ ’tür. verilenlerden hangisi her zaman doğrudur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III ​ ​ 5) Bir canlı türünde A ve B genleri homozigot baskın olarak bir araya geldiklerinde canlının ölümüne sebep olmaktadır. Bu canlıdan AaBb genotipli iki birey çaprazlanırsa sağlıklı bireylerin fenotip ayrışım oranı aşağıdakilerden hangisidir? (A ve B baskın genlerdir.) A) 3:1 B) 1:2:1 C) 9:3:3:1 D) 8:3:3:1 E) 9:3:3 ​ 6) Aşağıdakilerden hangisi dihibrit çaprazlama örneğidir? A) Aa x Aa B) AaBb x CcDd C) Aa x Bb D) AaBb x AaBb E) AaBbCc x AaBbCc Monohibrit ve Dihibrit Çaprazlama

  • Hücre Zarından Madde Geçişleri | selinhoca

    Önceki konu: Bilimsel Bilgi Sıradaki konu: Sınıflandırma Çeşitleri Hücre Zarından Madde Geçişleri Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Hücre Zarından Madde Geçişleri ​ ✔ Hücre zarı canlıdır ve seçici-geçirgendir. Bu özelliği nedeniyle bazı maddeler hücre zarından geçebilirken bazı maddeler geçemez. Hücre zarından; ✔ Küçük moleküller büyük moleküllere göre ✔ Nötr maddeler iyonlara göre ✔ Negatif iyonlar(anyon) pozitif iyonlara (katyon) göre ✔ Yağda çözünen maddeler (ADEK vitaminleri) yağda çözünmeyen maddelere (B ve C vitaminleri) göre ✔ Yağı çözen maddeler (eter, benzen, kloroform…) yağı çözmeyen maddelere (su..) göre daha kolay geçer. ​ A) PASİF TAŞIMA ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki moleküllerin kendilerine ait kinetik enerjileri vardır. Bundan dolayı moleküller hareket halindedirler. Bir molekülün çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru kendi enerjisiyle geçmesine pasif taşıma denir. ✔ ATP kullanılmaz bu nedenle canlı ya da cansız ortamda gerçekleşebilir. ✔ Gazlar daima pasif taşıma ile geçiş yaparlar. ✔ Basit difüzyon, kolaylaştırılmış difüzyon ve ozmos olmak üzere üç çeşittir. ​ 1) Basit Difüzyon ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki molekül ya da iyonların çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama kendiliğinden geçmesine difüzyon denir. ✔ Her iki tarafın yoğunluğu eşit olana kadar difüzyon devam eder. Yoğunluklar eşitlendiğinde madde giriş çıkışı devam eder ancak, madde yoğunlukları sabit kalır. ✔ ATP harcanmaz. ✔ Moleküller hücre zarından geçerken fosfolipit tabakasını kullanırlar. ✔ Taşıyıcı protein kullanılmaz. ✔ Enzimler görev almaz. ✔ Çift taraflı gerçekleşebilir. ​ 2) Kolaylaştırılmış Difüzyon ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükte olan ancak fosfolipit tabakasından geçemeyen moleküllerin çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru taşıma proteinleri (permeaz) aracılığı ile geçmesine kolaylaştırılmış difüzyon denir. ✔ Glikoz, fruktoz, yağ asidi, aminoasit… gibi monomerler kolaylaştırılmış difüzyon ile geçiş yaparlar. ✔ ATP harcanmaz. ✔ Çift taraflı gerçekleşebilir. ​ Difüzyon hızına etki eden faktörler ✔ Molekül büyüklüğü arttıkça difüzyon hızı azalır. ✔ Ortamlar arasındaki yoğunluk farkı arttıkça difüzyon hızı artar. ✔ Ortamın sıcaklığı arttıkça moleküllerin kinetik enerjisi artacağından difüzyon hızı artar. ✔ Difüzyon yüzeyinin artması difüzyon hızını artırır. ✔ Ortamlar arasındaki basınç farkının artması difüzyonu hızlandırır. ​ DİYALİZ: Suda çözünmüş maddelerin yarı geçirgen zar aracılığı ile difüzyonudur. Böbrekleri çalışmayan insanlarda kandaki üre ve atıkların oranı artar. Bu maddelerin kandan uzaklaştırılması diyaliz ile gerçekleştirilir. ​ 3) Osmoz ✔ Suyun yarı geçirgen bir zar aracılığı ile çok olduğu ortamdan az olduğu ortama doğru geçmesine osmoz denir. (Ozmos, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru gerçekleşir.) ✔ ATP harcanmaz. ✔ Enzim kulanılmaz. ✔ Taşıyıcı proteinler görev alır. ✔ Her iki ortamın yoğunluğu eşitlenene kadar devam eder. Yoğunluklar eşitlendiğinde su giriş çıkışı devam eder ancak, su yoğunlukları sabit kalır. ​ Çözelti Çeşitleri: Çözeltiler içindeki çözünmüş madde miktarına üç grupta incelenir. ​ Hipertonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiden fazla olan çözeltilerdir. Hipotonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiden az olan çözeltilerdir. İzotonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiyle eşit olan çözeltilerdir. İki izotonik çözelti arasında madde alışverişi gerçekleşebilir ancak, çözeltilerin madde yoğunlukları değişmez. ✔ İnsan hücreleri için %0,9 NaCl çözeltisi izotonik çözeltidir. ​ Osmoz Olayları ​ 1) Plazmoliz: ✔ Hipertonik bir çözeltiye konulan bir hücrenin ozmos ile suyunu kaybederek büzülmesine plazmoliz denir. ✔ Plazmoliz bitki hücreleri gibi hücre çeperi olan hücrelerde meydana geldiğinde hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk artar. ✔ Hücre hipertonik ortamda uzun süre kalırsa aşırı su kaybından dolayı hücre ölebilir. ​ 2) Deplazmoliz: ✔ Plazmolize uğramış bir hücrenin hipotonik çözeltiye konulması ile su alarak plazmoliz öncesi haline geri dönmesine deplazmoliz denir. ✔ Deplazmoliz bitki hücreleri gibi hücre çeperi olan hücrelerde meydana geldiğinde hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk azalır. ​ 3) Turgor: ✔ Normal bir hücrenin hipotonik bir ortama konulması sonucunda hücrenin ozmos ile su alarak şişmesine turgor denir. ✔ Turgor bitki hücresi gibi hücre çeperi olan hücrelerde görülür. ✔ Hücre zarı içeri giren suyun etkisi ile hücre çeperine dayanır. Hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk tamamen kapanır. ✔ Hücre çeperi yapısı gereği sert ve sağlam olduğundan suyun yaptığı basınca dayanabilir. Hatta bir süre sonra aşırı su alındığında içeri daha fazla su girmesini de engeller. ✔ Turgor hayvan hücreleri gibi hücre çeperi olmayan hücrelerde görülmez. Bu hücrelerde hücre çeperi olmadığından içeri giren fazla su hücre zarına baskı yapar ve hücre zarının patlamasına neden olur. Buna hemoliz denir. Hemoliz sonucunda hücre içeriği dağılır ve hücre ölür.​ ​ Turgor Basıncı: Hücre içindeki suyun hücre çeperine yaptığı basınca turgor basıncı denir. Turgor durumundaki bir hücrenin turgor basıncı maksimumdur. Su miktarı arttıkça turgor basıncı artar. Ozmotik Basınç: Bir hücrenin bulunduğu ortamdan su alma basıncına ozmotik basınç denir. Su miktarı azaldıkça ozmotik basınç artar. Emme Kuvveti: Bir hücrede etkili olan ozmotik basınç ile turgor basıncı arasındaki fark emme kuvvetini verir. Bir hücredeki ozmotik basınç ile doğru, turgor basıncı ile ters orantılıdır. EK = OB – TB ​ B) AKTİF TAŞIMA ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki moleküllerin az yoğun oldukları ortamdan çok yoğun oldukları ortama doğru hücrenin kontrolünde taşınmasına aktif taşıma denir. ✔ Her iki ortamın yoğunluğu eşit olduğunda da aktif taşıma yapılabilir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzimler görev alır. ✔ Taşıma proteinleri görev alır. ✔ Çift taraflı gerçekleştirilebilir. ✔ Sadece canlı hücrelerde görülür. ​ ✔ Tatlı sularda yaşayan tek hücreli canlılar yaşamlarına devam etmek için suyu aktif taşıma ile atmak zorundadır. Ozmosla hücre içine giren su kontraktil kofullar ile aktif taşıma sayesinde dışarı atılır. Kontraktil kofulların görevini yapamaması durumunda canlı hemolize uğrar. Bu olay suyun enerji harcanarak taşındığı tek yerdir. ​ C) ENDOSİTOZ ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükte olan maddelerin hücre içine alınmasına endositoz denir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzim kullanılır. ✔ Taşıma proteini kullanılmaz. ✔ İki ortam arasında yoğunluk farkı önemli değildir. ✔ Gerçekleşmesi sırasında besin kofulu oluşturulduğundan hücre zarının yüzeyi küçülür. ✔ Sadece canlı hücrelerde görülür. ✔ Bazı istisnalar olsa da hücre çeperine sahip hücrelerde görülmez. ✔ Hücre içine alınan besinin katı ya da sıvı olması durumuna göre iki şekilde gerçekleşir. ​ 1) Fagositoz: ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki katı bir maddenin yalancı ayak oluşturularak hücre içine alınmasına fagositoz denir. ✔ Sitoplazmadan çıkan yalancı ayaklar besini sararak besin kofulu oluşturur. Böylece besin hücre içine alınmış olur. ✔ Amip, akyuvarlar, cıvık mantarlarda görülür. 2) Pinositoz: ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki sıvı maddelerin pinositik cep aracılığıyla hücre içine alınmasına pinositoz denir. ✔ Sıvı molekülün hücre zarına değdiği yerde çöküntü oluşur. Bu çöküntüye pinositik cep denir. Çöküntü derinleştikçe besin kofulu oluşur ve böylece besin hücre içine alınmış olur. ✔ Bağırsak ve böbrek hücrelerinde görülür. ​ D) EKZOSİTOZ ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki maddelerin koful oluşturularak hücre dışına atılmasına ekzositoz denir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzim kullanılır. ✔ Taşıma proteini kullanılmaz. ✔ Sadece canlı hücrelerde gerçekleşir. ✔ İki ortam arasındaki yoğunluk farkı önemli değildir. ✔ Gerçekleşmesi sırasında boşaltım ya da salgı kofulunun zarı hücre zarı ile birleşeceğinden hücre zar yüzeyi büyür. ✔ Hücre çeperi olan hücrelerde de gerçekleşebilir. ✔ Prokaryotlarda görülmez. ✔ Tek hücrelilerde ve bazı hücrelerde sindirim atıklarının; hormon, enzim ve salgıların dışarı atılması ekzositozla sağlanır. ​

  • Protein Sentezi | selinhoca

    Protein Sentezi Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle - 2 PDF İndir ​ PDF 2022 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu GENETİK ŞİFRE ✔ DNA üzerinde 4 çeşit nükleotid vardır. ✔ DNA üzerindeki bu nükleotidlerin 3’erli şekilde farklı dizilmesi sonucunda genetik şifre (kod) oluşur. DNA üzerindeki 4 çeşit nükleotidle 3’erli kombinasyonlar yapıldığında 4^3=64 farklı DNA kodonu elde edilir. ✔ DNA Kodonunun mRNA üzerindeki karşılığına RNA kodonu; tRNA üzerindeki karşılığına ise antikodon denir. 64 çeşit kodon, 61 çeşit antikodon vardır. 3 tane RNA kodonunun antikodon karşılığı yoktur. (Durdurma kodonları) ✔ Her RNA kodonunun birden fazla amino asit karşılığı vardır. Bazı kodonların ise amino asit karşılığı yoktur. (durdurma kodonu) ✔ 20 farklı amino asit kullanılarak protein sentezi gerçekleştirilir. ​ DNA üzerinde bulunan gen parçası bir proteinin sentezlenmesini sağlayan en küçük parçadır. Gendeki şifreye uygun olarak protein sentezlenir. Gen üzerindeki şifre; ✔ kullanılacak olan amino asit çeşidi ✔ kullanılacak olan amino asit sırası ✔ kullanılacak olan amino asit sayısını belirler. ✔ Protein sentezi temel olarak iki aşamada gerçekleşir. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ 1)Transkripsiyon (yazılma): DNA üzerindeki genetik bilginin mRNA üzerine aktarılmasıdır. ✔ Ökaryot hücrelerde; çekirdek, kloroplast ve mitokondride gerçekleşir. ✔ Prokaryot hücrelerde sitoplazmada gerçekleşir. ✔ mRNA sentezinin yapılacağı ipliğe anlamlı iplik, karşısındaki ipliğe tamamlayıcı iplik denir. Anlamlı iplik 3’ --> 5’ yönündeki ipliktir. ✔ Transkripsiyon yapılacak bölge RNA polimeraz tarafından açılarak anlamlı ipliğin karşısına 5’ --> 3’ yönünde sentez yapacak şekilde mRNA sentezini gerçekleştirir. ​ ✔ DNA üzerindeki nükleotidlerin karşısına geçici hidrojen bağları ile mRNA sentezlenir. A --> U T --> A G --> S S --> G ✔ Anlamlı zincirindeki genin başlangıç kodu TAS’dır. Bu kodon mRNA üzerinde AUG kodonu (başlangıç kodonu) olarak sentezlenir. ✔ Transkripsiyon; durdurucu (stop) kodonlardan (UAA, UAG, UGA) bir tanesinin kodon karşılığı geldiğinde sonlanır. RNA polimeraz DNA üzerinden ayrılır. DNA’nın iki ipliği yeniden birleşir. ​ 2)Translasyon (okunma): mRNA üzerindeki kodonlara uygun amino asitler ile ribozom organelinde protein sentezlenmesine translasyon denir. ✔ Translasyon mRNA’nın 5’ ucundan başlayarak 3’ ucuna doğru gerçekleştirilir. ✔ Üretilen mRNA ribozoma giderek ribozomun küçük alt birimine tutunur bu tutunma ribozomun küçük ve büyük alt birimlerinin birleşmesini ve dolayısıyla ribozomun aktifleşmesini sağlar. ✔ mRNA üzerindeki kodonlara uygun antikodon bölgeleri bulunan tRNA’lar ribozomun büyük alt birimine sitoplazmadan uygun amino asitleri getirir. İlk tRNA taşıdığı aminoasidi getirdikten sonra ikinci tRNA’nın getirdiği amino asit ile aralarında peptid bağı kurulur ve 1 molekül su açığa çıkar. Okunan tRNA ribozomu terk eder. ✔ Translasyon AUG kodonu ile başlar. UAA, UAG ya da UGA kodonlarından birinin gelmesiyle durur. Durdurma kodonlarının amino asit ve tRNA karşılığı yoktur. Bu nedenle o kodonlara uygun tRNA, mRNA’ya bağlanmaz ve aminoasit getirilmez. Ribozom alt birimleri birbirinden ayrılır. mRNA ve polipeptid zinciri serbest kalır. ✔ Polizom (Poliribozom): Aynı mRNAnın birden fazla ribozom tarafından okunması ile oluşan yapıdır. Daha hızlı bir şekilde aynı proteinden daha fazla üretilmesini sağlar. ✔ Santral Dogma: Hücredeki genetik bilgi aktarımının tamamıdır. Tek yönlü bir bilgi aktarımıdır. Geri dönüşümü yoktur. Replikasyon, transkripsiyon ve translasyon olmak üre üç aşamada meydana gelir.. ​ Sıradaki konu: Genetik Müh. Biyoteknoloji Önceki konu: Replikasyon

bottom of page