top of page

Arama Sonuçları

"" için 100 öge bulundu

  • Virüsler | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Virüsler ​ Bitkilerde görülen tütün mozaik hastalığının etkeninin bakteri olmadığı, farklı bir patojen olduğu bulunmuş ancak ışık mikroskobu ile yapılan incelenmelerde bu patojen bulunamamıştır. Elektron mikroskobunun icadından sonra ancak keşfedilebilmiştir.. ✔ Hücresel yapı göstermezler. ✔ Enzim sistemleri yoktur. ✔ Hücre içi zorunlu parazitlerdir. Canlı içerisinde canlı, canlı dışındayken kristal yapı gösterirler. ✔ Metabolizmaları yoktur. ✔ DNA ya da RNA taşırlar. Genetik maddelerine genom adı verilir. ✔ Genomları proteinden oluşmuş bir kılıfla kapatılmıştır. Bu kılıfa kapsit denir. ✔ Canlı hücre içerisinde (konak) aktivite gösterir. Dış ortamda cansızdırlar. ✔ Antibiyotiklerden etkilenmezler. İnterferonlardan etkilenirler. ​ Enzim üretimi yapamazlar ancak, içine girecekleri hücrenin zarını eritecekleri ve RNA virüslerinde RNA’yı DNA’ya dönüştürecek enzimleri vardır. ​ Konak hücrenin hücre zarını eriterek genomlarını yollar, ve konak hücrenin enzim, nükleotid, ATP, ribozom, tRNA ve amino asitlerini kullanarak kendilerinden üretirler. Konak hücrenin mRNA, DNA ve glikozlarını kullanmazlar. ​ Virüslerin Üremesi ✔ Virüsler kendilerine özgü hücreler içerisine girerek üreme yaparlar. Virüslere konak, kullandıkların canlıya ise konakçı denir. ✔ Bakterileri konakçı olarak kullanan virüslere bakteriyofaj denir. ✔ Virüslerde hayat döngüsü litik ya da lizogenik olarak gerçekleştirilir. ​ Lizogenik Döngü: Virüs genomunu konakçı hücreye girdikten sonra genomu ile hücrenin genetik maddesinin birleştirerek hücreye zarar vermeden birlikte yaşar. ​ Litik Döngü: Virüs genomunu konakçı hücreye girdikten sonra hücrenin metabolizmasını ele geçirerek kendi protein ve genomunu üretir. Hücreyi parçalayarak yeni üretilen virüsler serbest kalır. ​ Litik Döngü 1) Virüs, tutunma ipliklerindeki enzim ile konakçı hücrenin zarını eritir. Genomunu hücre içine yollar. 2) Genom konakçı hücrenin metabolizmasını ele geçirir. 3) Genom üzerindeki genetik bilgiye göre virüsün kapsidi ve yeni genomu üretilir. Bu üretim sırasında konakçı hücre içindeki maddeler kullanılır. 4) Virüse ait kapsit ve genom birleştirilir. Oluşan yeni virüsler konakçı hücreyi parçalayarak konakçıdan ayrılırlar. ​ ✔ Virüsler çok kolaylıkla mutasyona uğrayan canlılardır. Bu nedenle konakçılarını çok kısa bir süre içinde değiştirebilirler. Ayrıca, hastalıklarının tedavisi için üretilen ilaç ve aşılarda bir süre sonra işe yaramayabilir. ​ Virüs Hastalıkları ​ Kuduz Hayvanlardan insanlara bulaşan viral bir hastalıktır. Virüs, beyin ve omuriliğe yerleşerek canlının ölümüne neden olur. Özellikle; kedi, köpek, yarasa ve kurt gibi canlılardan bulaşır. Aşılama ile hastalıktan korunulur. Hepatit Karaciğer hastalığıdır. Bu hastalığa yol açan farklı çeşitte virüsler vardır. A, E ve F tipi hepatitler; virüs bulaşmış olan su ve besin maddelerinin vücuda alınması ile bulaşır. B, C, D ve G türü hepatitler ise kan, tükürük ve cinsel temas yoluyla bulaşır. ​ Grip Baş ağrısı, ateş, öksürük ve halsizlik gibi belirtiler gösteren çok yaygın bir viral hastalıktır. Çok fazla çeşitte grip virüsü vardır. Aşılama ve kişisel hijyen kurallarına uyarak korunulur. ​ AIDS HIV virüsü ile kan, cinsel yolla ve diğer vücut sıvıları ile bulaşan bir hastalıktır. En fazla bulaşma cinsel yol, kan, anne sütü ve organ nakilleri ile gerçekleşir. Elisa adı verilen bir test ile hastalık tanısı konulur. Bu virüs kişinin bağışıklık hücrelerini konakçı olarak kullanır. Hastanın bağışıklığını düşürdüğünden hasta, bağışıklıksız kalır ve farklı bir hastalık etkeni canlının ölmesine yol açar. Günümüzde kesin tedavisi yoktur. ​ Uçuk (HERPES) Ciltte bulaşıcı yaralar oluşturan viral bir hastalıktır. 8 çeşidi vardır. Bunlardan en sık rastlanılanı ağız ve burun çevresinde yaralar halinde kendini gösterir. Biri diğer en sık rastlananı da genital organda kendini gösterir. Bir diğeri de sinir hücrelerini konakçı olarak kullanarak zonaya neden olur. Sıradaki konu: Mitoz Bölünme (10. Sınıf) Önceki konu: Omurgalı Hayvanlar

  • Omurgalı Hayvanlar | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle 2 OMURGALILAR ŞUBESİ ✔ Embriyonik dönemde notokordları vardır. Notokord daha sonra omurga halini alır. ✔ Sinir şeridi sırt bölgesinden geçer. ✔ Kemik ya da kıkırdaktan oluşmuş iç iskelet bulunur. ✔ Embriyonik gelişmelerinin ilk evrelerinde solungaç yarıkları bulunur. (Solungaç yarığı; gaz alışverişi ve beslenmede rol oynar.) ✔ Kuyrukları vardır. (Bazı omurgalıların kuyrukları sadece embriyonik dönemde görülür.) ✔ Kapalı kan dolaşımı görülür. ✔ Alyuvar içerisinde hemoglobin taşıdıklarından kanları kırmızıdır. ✔ Böbreklere sahiplerdir. ✔ Ayrı eşeylidirler. (Genellikle) ✔ Omurgalılar balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler olmak üzere beş sınıfta incelenir. ​ ​ 1) Balıklar ✔ Denizlerde ve tatlı sularda yaşarlar. ✔ Vücutları pullarla kaplıdır. (Pulsuz balıklarda vardır.) ✔ Solungaç solunumu yaparlar. ✔ Kalpleri iki odacıklıdır. Küçük kan dolaşımı görülmez. ✔ Soğukkanlı canlılardır. Vücut sıcaklıkları değişkendir. ✔ Azotlu boşaltım atıkları amonyaktır. ✔ İç iskeletlerinin kemik ya da kıkırdaktan oluşması durumuna göre iki kısımda incelenirler. ​ a) Kıkırdaklı Balıklar ✔ Kıkırdaktan yapılmış iç iskelete sahiplerdir. ✔ Genellikle tuzlu sularda yaşarlar. ✔ Yüzme keseleri yoktur. Bu nedenle, su içerisinde batmamak için sürekli hareket etmek zorundadırlar. (Yüzme kesesi: balığın gaz alışverişine yardım ederek, balığın su içerisinde batmadan kalmasına yardımcı olan bir yapıdır.) ✔ İç döllenme görülür. (Bazıları yavrularını kalın bir kabuk içerisinde suya bırakır. Bazıları ise doğurur.) Örnek: köpek balıkları, vatoz ve tırpanalar ​ b) Kemikli Balıklar ✔ Tüm omurgalı hayvanlar içerisinde tür sayısı en fazla olan gruptur. Günümüzde yaklaşık 30000 türü olduğu saptanmıştır. ✔ Kemikten oluşmuş bir iç iskelete sahiptirler. ✔ Yüzme keseleri bulunur. ✔ Dış döllenme dış gelişme görülür. (iç döllenme görülen kemikli balıklar da vardır.) ✔ Solungaç solunumu yaparlar. Örnek: Levrek, Ton balığı, Hamsi balığı, Alabalık… ​ 2) Amfibiler (İki Yaşamlılar): Yaşamlarının bir kısmını suda bir kısmını karada geçirdikleri için bu ismi almışlardır. ✔ Göllerde, su birikintilerinde, nehirlerde, nemli veya suya yakın yerlerde yaşarlar. ✔ Gelişmelerinde başkalaşım (metamorfoz) görülür. Metamorfoz: Yumurtadan çıkan yavru, yumurta içerisinde gelişimini tamamlayamadığından ergin bireye benzemeyen larva durumundadır. Larva gelişimini dışarıda tamamlayarak ergin birey haline dönüşür. Bu gelişime metamorfoz (başkalaşım) denir. ​ Larva: ✔ Suda yaşar. ✔ Solungaç solunumu yapar. ✔ Azotlu boşaltım atığı amonyaktır. ​ Ergin: ✔ Karada yaşar. ✔ Akciğer ve deri solunumu yapar. ✔ Azotlu boşaltım atığı üredir. ​ ✔ Derileri çıplak ve nemlidir. ✔ Kalpleri 3 odacıklıdır. Temiz ve kirli kan kalplerinde karıştığından vücuda karışık kan gider. ✔ Soğukkanlı canlılardır. Vücut sıcaklıkları değişkendir. Kış uykusuna yatarlar. ✔ Dış döllenme dış gelişme görülür. Örnek: kurbağa ve semender ​ 3) Sürüngenler: ✔ Genellikle karada yaşarlar. Suda yaşayan türleri de vardır. ✔ Genellikle ılıman iklim kuşağında yaşarlar. ✔ Akciğer solunumu yaparlar. ✔ Vücutları keratin içeren ya da kemikleşmiş pullarla kaplıdır. Bu pullar deriyi korur. ✔ Kalpleri 3 odacıklıdır. Kirli ve temiz kan kalpte karıştığından vücutlarına karışık kan gider. (Timsahlarda 4 odacıktır. Ancak vücuda gene karışık kan gider.) ✔ Soğukkanlı canlılardır. Vücut sıcaklıkları değişkendir. Kış uykusuna yatarlar. ✔ Azotlu boşaltım atıkları ürik asittir. ✔ İç döllenme dış gelişme gösterirler. (Bazılarında iç gelişme görülür. Bazı bukalemunlar..) ÖRN: Kaplumbağa, Bukalemun, Timsah, Yılan, Kertenkele… ​ 4) Kuş: ✔ Vücutları kuşlara özgü olan tüylerle kaplıdır. Vücutlarını kaplayan tüyler, ısı yalıtımı sağlar. Kanatlarındaki tüyler ise uçmayı sağlar. Bütün kuşların kanatları olmasına rağmen, her kuş uçamaz. Ayrıca, belirli bölgelerinde pullarda vardır. ✔ Ön üyeleri kanat haline dönüşmüştür. ✔ Dişleri yoktur. Ağız, gaga halini almıştır. Gaga yapısı kuşun beslenme şekline göre farklılaşmıştır. ✔ Akciğer solunumu yaparlar. Akciğerlerine bağlı hava keseleri bulunur. Bu keseler hem solunuma yardımcı olur hem de kuşun daha hafif olmasını sağlayarak uçmasını kolaylaştırır. ✔ Azotlu boşaltım atıkları ürik asittir. ✔ Zar yapılı diyaframları vardır. ✔ Kalpleri 4 odacıklıdır. Temiz ve kirli kan hiçbir şekilde birbirine karışmaz. ✔ Sıcakkanlı canlılardır. Vücut sıcaklıkları sabittir. ✔ İç döllenme dış gelişme görülür. Yumurtlarlar. Kuluçkaya yatarlar. Yavru bakımı vardır. ÖRN: Papağan, Tavuk, Deve Kuşu, Baykuş, Penguen, Pelikan, Tavus Kuşu, Hindi, Kartal, Atmaca, Serçe… ​ 5) Memeliler: ✔ Hayvanlar ve diğer alemlerin en gelişmiş sınıfıdır. ✔ Dünyanın her yerinde dağılış göstermişlerdir. ✔ Sularda ve karalarda yaşarlar. ✔ Vücutları kendilerine özgü kıllarla kaplıdır. ✔ Akciğer solunumu yaparlar. ✔ Azotlu boşaltım atıkları üredir. ✔ Kastan yapılı diyaframa sahiplerdir. ✔ Kalpleri 4 odacıklıdır. Temiz ve kirli kan hiçbir zaman birbirine karışmaz. ✔ Sıcakkanlı hayvanlardır. Vücut sıcaklıkları sabittir. ✔ Olgun alyuvarlar hücrelerinde çekirdek ve organel bulunmaz. ✔ İç döllenme iç gelişme gösterirler. ( gagalı memeliler hariç..) ✔ Yavru bakımı vardır. ✔ Dişilerde süt bezleri gelişmiştir. Yavrularını sütle beslerler. ✔ Memeli canlılar embriyolardaki gelişme şekillerine göre üçe ayrılırlar. ​ a) Gagalı Memeliler: Gagaları vardır. İç döllenme dış gelişme yaparlar. Yumurtlayarak ürerler. Yumurtadan çıkan yavru sütle beslenir. Örnek: Ornitorenk.. ​ b) Keseli Memeli: Plasenta taşımadıklarından yavru, gelişimini tamamlayamadan doğar. Annenin kesesine yerleşerek burada sütle beslenerek gelişimini tamamlar. Örnek: Koala, Kanguru… ​ c) Plasentalı Memeli: En fazla memeli türünü barındıran gruptur. Anne karnında gelişmekte olan yavru ile anne arasında plasenta denilen organ oluşur. Bu yapı doğuma kadar yavrunun beslenmesini sağlar. Bu nedenle gebelik süresi keseli memelilerden daha uzun sürer. Örnek: Kirpi, Kedi, İnsan, Maymun, Ayı, Tavşan, Lemur… ​ Sıradaki konu: Virüsler Önceki konu: Omurgasız Hayvanlar

  • Selin Hoca Biyoloji

    Canlıların Ortak Özellikleri 9. Sınıf / TYT Tüm canlılarda temel yapı ve görev birimi hücredir. Canlılar hücre sayılarına ve hücre yapılarına göre gruplandırılır. Bakteriler ve arkeler prokaryot hücre yapısına sahipken bunun dışında kalan canlılar (protista, mantar, bitki ve hayvan) ökaryot hücre yapısına sahiptir. Tüm prokaryotlar tek hücreliyken ökaryotlar tek ya da çok hücreli olabilir. devamı... Hücre Bölünmeleri 10. Sınıf / TYT Genetik Madde ile İlgili Genel Bilgiler Bir hücrenin genetik maddesine genom denir. Genom DNA molekülünden oluşmuştur. Normal bir hücrede genetik madde kromatin iplik halindedir. Kromatin iplik, dağınık iplikler halindedir. DNA molekülü histon proteinleri ile sarılarak kromatin iplik haline gelmiştir. devamı... Sinir Sistemi 11. Sınıf / AYT Canlıların çevresel uyarılara cevap vermesini sağlayan sistem, sinir sistemidir. Sinir doku, uyarıları reseptörler aracılığı ile alır; uyarıyı değerlendirir ve uygun cevabı kısa sürede oluşturup efektör organlara ileterek tepkiyi gerçekleştirir. Sinir sistemi sinir dokudan oluşur. Sinir doku nöron ve glia hücrelerinden oluşmuştur. devamı... Genden Proteine 12. Sınıf / AYT Friedrich Miescher (Firedrik Mişer): 1869 yılında balık spermi ve akyuvar hücrelerinde yapmış olduğu çalışmalar sonucunda nükleik asitlerin keşfini yapmıştır. Araştırmalarında hücre çekirdekleri içinde daha önce rastlanılmamış; C, H, O, N ve P içeren asit özelliğinde moleküllere rastlamış ve bunlara çekirdek asidi anlamına gelen nükleik asit adını vermiştir. devamı...

  • Omurgasız Hayvanlar | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle 2 OMURGASIZLAR ŞUBESİ ​ ✔ Sinir şeridi karın bölgesinden geçer. ✔ Notokord bulundurmazlar. ✔ Dış iskelet görülür. (Genellikle) ✔ Açık kan dolaşımı görülür. (Genellikle) ✔ Omurgasızlar; süngerler, sölenterler, solucanlar, yumuşakçalar, eklem bacaklılar ve derisi dikenliler olmak üzere altı sınıftan oluşur. ​ 1) Süngerler: ✔ En ilkel hayvandır. ✔ Genellikle tuzlu sularda yaşarlar. Tatlı sularda yaşayan türleri de vardır. ✔ Süngerlerin vücutlarında çok sayıda por (delik) bulunur. ✔ Porlardan geçen su içerisinde bulunan besinleri özelleşmiş hücreleri (amoeboidler) ile alıp sindirirler. ✔ Embriyolarından iki tane embriyonik tabaka olduğundan sistemleri gelişmemiştir. ✔ Azotlu boşaltım atığı amonyaktır. ✔ Atık maddelerini vücutlarının ortasında bulunan oskulum boşluğundan atarlar. ✔ İç iskelete sahiptirler. ✔ Tomurcuklanma ile ürerler. ✔ Euspongia officinalis Doğu Akdeniz kıyılarında yaşayan en tanınmış sünger türüdür. Bu sünger, banyo süngeri olarak kullanılır. ​ 2) Sölenterler: ✔ Genellikle denizlerde yaşar. Ancak tatlı sularda yaşayan türleri de vardır. ✔ Bazı türlerinde dış iskelet vardır. (Mercan) ✔ Embriyosunun yapısındaki embriyonik tabaka sayısı iki tane olduğunda n sistemler tam olarak gelişmemiştir. ✔ Sinir sisteminin görüldüğü ilk canlı grubudur. Bu sinir sistemi oldukça basittir. İlk sinir hücresi bu canlılarda görülmüştür. ✔ Vücutlarının merkezinde bir vücut boşluğu bulunur. Ağızları ile aldıkları besinleri burada sindirir. Atık maddelerini de bu boşluğa bırakır. Ağızlarını aynı zamanda anüs olarak kullanarak atık maddelerini dışarı atarlar. ✔ Ağızlarının etrafında tentekül adı verilen uzantılar vardır. Bu yapılar ile avlarını yakalayabilirler. ✔ Vücutlarının dışında yakıcı kapsüller vardır. Bu yakıcı kapsüller düşmanlara karşı korunmalarında görev yapar. Bazı sölenterlerde yakıcı kapsüller ölümlere neden olabilir. ✔ Tomurcuklanma ve metagenez ile üreme yaparlar. Örnek: Deniz anası, hidra, medüz, mercan ve deniz şakayığı… ​ 3) Solucanlar: ✔ Yassı, yuvarlak ve halkalı olmak üzere üç grubu ayrılır. ​ a) Yassı Solucan ✔ İnce, yassı vücutları vardır. ✔ Durgun sularda ve gölcüklerde serbest olarak ya da bir canlı vücudunda parazit olarak yaşayabilirler. Holozoik ya da parazit olarak beslenirler. ✔ Tek açıklıklı sindirim sistemleri vardır. Ağız aynı zamanda anüs olarak görev yapar. ✔ Merkezi sinir sisteminin ve özelleşmiş boşaltım organının ilk kez görüldüğü canlıdır. ✔ Solunum organları yoktur. Solunumlarını vücut yüzeyi ile yaparlar. ✔ Genellikle hermafrodittirler ve kendi kendini dölleyebilirler. Ayrıca rejenerasyon ile eşeysiz üreyebilirler. ✔ Örn: Tenya, Karaciğer kelebeği, Planarya… ​ b) Yuvarlak Solucan: ✔ İnce, uzun ve yuvarlak vücutları vardır. ✔ İki açıklıklı (tam) sindirim sisteminin ilk görüldüğü canlıdır. ✔ Solunum ve boşaltım için özelleşmiş organları yoktur. Vücut yüzeyi ile gerçekleştirirler. ✔ Sularda ve nemli topraklarda serbest olarak ya da bir canlı vücudunda parazit olarak yaşayabilirler. Holozoik ya da parazit olarak beslenirler. ✔ Ayrı eşeylidirler. ✔ Örnek: Trichinella spiralis Wuchereria bancrofti ​ c) Halkalı Solucan: ✔ Vücutları halkasal ve segmentlidir. ✔ İki açıklıklı sindirim sistemine sahip olup, sindirim kanalında özelleşmelere sahiptir. ✔ Karada ya da suda yaşayan türleri vardır. ✔ Suda yaşayanları solungaç, karada yaşayanları deri solunumu yapar. ✔ Nefridyum denilen boşaltım organları vardır. Azotlu boşaltım atıkları amonyaktır. ✔ Kapalı dolaşım görülür. Hemoglobinleri kan plazmasında bulunur. ✔ Hermafrodittirler. Örnek: Toprak solucanı, poliket, sülük… ​ 4) Yumuşakçalar: ✔ Vücutları yumuşaktır. Bazı çeşitlerinde dış iskelet bulunur. (Midye, salyangoz…) ✔ Genellikle sularda yaşarlar. Nemli topraklarda yaşayanları da vardır. Genellikle holozoik beslenirler. ✔ Suda yaşayanları solungaç solunumu yapar. ✔ Bazı türlerinde kapalı kan dolaşımı görülür. (Ahtapot, mürekkep balığı…) Hemoglobinleri kan plazmasındadır. ✔ İç organları gelişmiştir. ✔ toprağı kazma, sürünme, avlarını yakalama gibi görevler için özelleşmiş ayakları vardır. ✔ Ayrı eşeylidirler ve eşeyli üreme yaparlar. Örnek: Kalamar, Midye, Ahtapot, Mürekkep balığı, Salyangoz ​ 5) Eklem Bacaklılar: ✔ En fazla tür çeşidi bulunan hayvan grubudur. ✔ Kabuklular, örümcekler, böcekler ve çok ayaklılar olmak üzere dört gruptan oluşur. a) Kabuklular: ✔ Dış iskelete sahiplerdir. ✔ Suda yaşar ve solungaç solunumu yaparlar. ✔ Ayrı eşeylidirler. Örnek: Istakoz, yengeç, karides, su piresi… b) Örümcekler: ✔ Baş ve göğüs bölgesi kaynaşmış ve karın bölgesi olmak üzere vücutları iki segmentten oluşmuştur. ✔ Göğüs segmentinden dört çift eklemli üye çıkar. ✔ Kitapsı akciğer solunumu yapar. ✔ Ayrı eşeylidirler. Örnek: Örümcek, akrep, kene, tarantula… ​ c) Böcekler: ✔ Hayvanlar aleminin en fazla türe sahip grubudur. ✔ Kitinden oluşmuş dış iskeletleri vardır. ✔ Vücutları baş, göğüs ve karın olmak üzere üç segmentten oluşmuştur. ✔ Üç çift eklemli bacakları vardır. ✔ İki çift kanatları vardır. (Genellikle) Kanatlarının olması dünya üzerinde çok fazla yayılım göstermelerine neden olmuştur. ✔ Bir çift antenleri vardır. Bu nedenle duyu organları gelişmiştir. ✔ Açık kan dolaşımı görülür. ✔ Trake solunumu yaparlar. ✔ Malpighi tüpü adı verilen boşaltım organları vardır. ✔ Başkalaşım geçirirler. (Metamorfoz) ✔ Karaya çok iyi uyum sağladıklarından azotlu boşaltım ürünü ürik asittir. ✔ Çizgili kaslara sahiplerdir. Bu nedenle çok hızlı hareket edebilirler. ✔ Ayrı eşeylidirler. Örnek: Arı, sinek, uğur böceği, kelebek… ​ d) Çok Ayaklılar: ✔ Karada ve nemli yerlerde yaşarlar. ✔ Vücutları uzun ve segmentlidir. Her segmentten bir ya da iki çift eklemli üye çıkar. ✔ Trake solunumu yaparlar. Örnek: Çıyan, kırkayak… ​ 6) Derisi Dikenliler: ✔ Denizlerde yaşarlar. ✔ Kalker yapılı iç iskeletleri vardır. ✔ Vücutlarının alt kısmında bulunan ayakları ile aktif olarak yer değiştirebilirler. ✔ Solungaç solunumu yaparlar. ✔ Ayrı eşeylidirler. ✔ Rejenerasyon ile eşeysiz üreme yaparlar. Örnek: Deniz hıyarı, Deniz kestanesi, Deniz yıldızı… Sıradaki konu: Omurgalı Hayvanlar Önceki konu: Arke, Protista, Mantar ve Bitkiler Alemi

  • Arke Protista Mantar Bitkiler Alemi | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Diğer video izleme seçenekleri ​ Özel Ders versiyonu izle Arkeler Alemi ​ ✔ Prokaryot hücre yapısına sahip olmalarına rağmen bazı özellikleri ile ökaryot hücreli canlılara benzerler. ✔ Arkeler, normal ortamlarda ve diğer canlıların yaşayamayacağı ekstrem koşullarda yaşayabilen canlılardır. Yaşam yerlerine göre sınıflandırılmışlardır. ✔ Hücre duvarı ve histon proteinleri vardır. ✔ Kemoototrof ve heterotrof olarak beslenenleri vardır. Bazı çeşitleri, ışık enerjisi kullanarak ATP sentezler. Bu sırada besin üretimini gerçekleştirmez. Bu nedenle bu olay fotosentez değildir. Fotoototrof türleri yoktur. Metanojenik Arke: Metan gazı üreterek oksijensiz ortamda yaşayan canlılardır. Çöp, bataklık, lağım suları, ototrof canlıların sindirim sistemi (selüloz sindirimi) gibi yerlerde yaşarlar. Termofilik Arke: Yanardağ ağızları, jeotermal kaynaklar gibi sıcak yerlerde yaşayan arkelerdir. Halofilik Arke: Tuz gölü gibi tuzlu ortamlarda yaşayan arkelerdir. Psikrofilik Arke: Soğuk ortamlarda yaşayan arkelerdir. ​ Biyolojik ve ekonomik önemleri açısından bakıldığında arkeler, bakterilerin ve diğer canlıların yaşayamadığı koşullarda yaşadıklarından güçlü enzimlere sahiplerdir. Bu enzimler pek çok alanda kullanılır. ✔ Endüstride pek çok tepkimenin gerçekleşmesinde ✔ Atık maddelerin zehirli özelliklerinin azaltılmasında ✔ Kalitesi düşük metal cevherlerinin biyolojik yollarla kullanılabilir hale getirilmesinde ✔ Metal kirlenmesine uğramış suların temizlenmesinde ✔ Boya endüstrisinde anaerobik arıtma tanklarında bulunan suyun temizlenmesinde ✔ Arkeler biyogaz üretiminde kullanılırlar. ✔ Koloni, tek ve çok hücreli ökaryot canlıların bir arada bulunduğu karışık bir gruptur. ✔ Protista alemindeki canlılar ototrof (fotosentez), parazit ya da saprofit olabilir. ​ Amip: ✔ Yalancı ayaklarla beslenir ve hareket ederler. ✔ Tatlı sularda yaşarlar. ✔ Heterotrofturlar. ✔ Bazı türleri patojendir. Paramesyum: ✔ Silleri sayesinde hareket ederler. ✔ Tatlı sularda yaşarlar. ✔ Heterotrofturlar. ✔ Eşeysiz üreme ve konjugasyon yapabilirler. ✔ Hücrelerinde iki çekirdek bulunur. ​ Öglena: ✔ Kamçıları ile hareket ederler. ✔ Tatlı sularda yaşarlar. ✔ Hem ototrof hem heterotroftur. Trypanosoma: ✔ Kamçıları ile hareket ederler. ✔ Parazit ve patojendir. ✔ İnsana çeçe sineği ile bulaşır ve uyku hastalığına neden olur. Plazmodyum: ✔ Hareket yapıları yoktur. ✔ Parazit ve patojendir. ✔ Spor oluşturarak ürerler. (Metagenez yaparlar.) ✔ İnsana anofel dişi sinek ile bulaşır. Sıtma hastalığına neden olur. Cıvık Mantarlar: ✔ Hücre çeperi taşımazlar. ✔ Yalancı ayaklarla hareket eden canlılardır. ✔ Parazit ya da saprofit olabilirler. Algler: ✔ Tek, çok ya da koloni formunda olan bitkilere benzeyen canlılardır. ✔ Fotoototrofturlar. ✔ Kahverengi alg, esmer alg, kırmızı alg, yeşil alg gibi çeşitleri vardır.​ ​ ✔ Mavi – yeşil algler (siyanobakteri) prokaryotik canlılardır. Sınıflandırmada algler içerisinde yer almazlar. ​ Mantarlar (Fungi) Alemi ✔ Tek hücreli (maya mantarı) ya da çok hücreli (şapkalı mantar, küf mantarı) olabilen ökaryotik canlılardır. ✔ Aktif hareket etmezler. ✔ Depo polisakkaritleri glikojendir. ✔ Heterotrof beslenirler. ✔ Sentrozom taşımazlar. ✔ Hücre çeperlerinin yapısı kitindir. ✔ Maya mantarları hariç vücutları hif ve miselyumlardan oluşmuştur. ✔ Tomurcuklanma ve metagenez ile ürerler. ✔ Gıda ve ilaç sektöründe kullanılırlar. ✔ Depo polisakkaritlerinin glikojen olması, kitin taşımaları ve heterotrof beslenmeleri yönüyle hayvanlara; hücre çeperine sahip olmaları, aktif olarak hareket edememeleri ve sporla çoğalmaları yönüyle de bitkilere benzerler. ✔ Saprofit olanları organik maddeleri inorganik madde haline getirerek madde döngüsünün devamını sağlarlar. ✔ Bazı mantarlar bitki köklerinde yaşar. (Mikoriza) Bitkilerin topraktan su ve mineral almasını kolaylaştırır. ✔ Fermantasyon endüstrisinde, ilaç sanayisinde ve çeşitli ürünlerin elde edilmesinde kullanılır. ✔ Şapkalı mantarlar besin olarak kullanılır. Besin içerikleri çok zengindir. ✔ Bazı mantarlar bitkiler üzerinde parazit olarak yaşarlar. Tarım bitkilerine çok büyük zarar verirler. ✔ Küf mantarları ekmek, meyve, sebze ve diğer yiyeceklerin çürümesine neden olurlar. ✔ Mantarlar insanlarda birçok hastalığa neden olurlar. ✔ Mantar sporları hayava karışarak alerji ve astıma neden olabilirler. ​ Bitkiler Alemi ✔ Çok hücreli ökaryot canlılardır. ✔ Fotoototrofturlar. Karasal yaşamın oksijen ve besin kaynağıdırlar. ✔ Bazı çeşitleri parazittir. (Parazit bitkilerin bazıları fotosentez yapamaz.) ✔ Selüloz içeren hücre çeperleri vardır. ✔ Depo polisakkaritleri nişastadır. ✔ Toprağa bağlı olduklarından aktif olarak hareket etmezler. ✔ Sinir sistemleri ve duyu organları yoktur. ✔ Büyümeleri sınırsızdır. ✔ Eşeyli, eşeysiz ile üreyebilirler. ✔ Tohumsuz bitkiler, otsu olup tohum oluşturamazlar. Spor oluşturarak metagenez ile ürerler. ✔ Tohumlu bitkiler ise otsu ya da odunsu olabilirler. Tohum oluşturarak eşeyli ürerler. ​ Sıradaki konu: Omurgasız Hayvanlar Önceki konu: Bakteriler Alemi

  • Bakteriler Alemi | selinhoca

    Önceki konu: Sınıflandırma Çeşitleri Sıradaki konu: Arke Protista Mantar Bitki Alemi Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle BAKTERİLER ALEMİ ​ ✔ Keşfedilmemiş bakteri türü sayısının keşfedilmişlerden fazla olduğu düşünülmektedir. ✔ Bakterilerin çok büyük bir kısmı insan için yararlıdır. Bakterilerin Yapısı ✔Tek hücreli ve prokaryot canlılardır. ✔ Peptidoglikandan oluşmuş hücre duvarları vardır. Bu duvar bazılarında kalın bazılarında incedir. Bu durum sınıflandırılmasında kullanılır. (Gram + ve gram – bakteri) ✔ Bazı bakterilerde hücre duvarının üzerinde kapsül denilen bir yapı bulunur. Kapsül bakteriyi fagositozdan korur. Kapsüllü bakteriler genellikle patojendir. ✔ Hücre duvarının altında hücre zarı vardır. ✔ Bazı bakterilerde hareket etmesini sağlayan hücreden çıkan az sayıda uzun uzantılar bulunur. Bunlara kamçı denir. Kamçının yeri ve sayısı sınıflandırmada önemlidir. ✔ Bazı bakterilerde hareket etme ve bir yere tutunmasını sağlayan hücreden çıkan çok sayıda kısa uzantılar bulunur. Bunlara pilus denir. ✔ Sitoplazmasında DNA, RNA ve ribozom (zarlı organeli yoktur.) bulunur. Bunlar dışında metabolizması ile ilgili diğer organik ve inorganik maddeler de vardır. ✔ Genetik maddesi (DNA) sitoplazma içine dağılmış durumdadır. DNAsı halkasal ve n kromozomludur. ✔ Oksijenli solunum yapan bakterilerde hücre zarı sitoplazmaya doğru kıvrımlar oluşturarak kendini mitokondri iç zarına benzetmiştir. Bu yapıya mezozom denir. ✔ Fotosentez yapanlarda hücre zarı fotosenteze yardım eder ve klorofil pigmenti taşır. ✔ Bazı bakterilerde gerçek DNA dan ayrı olarak halkasal küçük DNA parçaları bulunur. Bunlara plazmit denir. Plazmitler genellikle çevre şartlarına direnç genleri taşır. Plazmitler sayesinde çevre şartlarına daha dayanıklı bakteriler oluşur. Konjugasyon ile plazmitleri birbirine aktarabilirler. Konjugasyon ✔ Canlı iki bakteri arasında tek yönlü gen alışverişidir. ✔ İki bakteri yan yana gelir ve aralarında sitoplazmik köprü oluşturulur. Bakterilerden biri sahip olduğu plazmiti kopyalar ve kopyalanmış plazmiti köprü aracığı ile diğer bakteriye gönderir. ✔ Konjugasyon tamamlandığında birey sayısı değişmediğinden bu bir üreme değildir. Ancak genetik çeşitliliği artıran bir olaydır. ✔ Çevre şartlarına karşı direnç kazanmış bir bakteri kısa süre içerisinde bu yöntem ile diğer bakterilerin de dirençli hale gelmesini sağlar. ✔ Depo polisakkaritleri glikojendir. ✔ Bazı bakteriler çevre şartları olumsuz hale geldiğinde metabolizma hızını azaltarak korunaklı ve sert bir zar içerisine bürünürler. Bu yapıya endospor denir. Endospor halindeki bir bakteri yüzlerce yıl bu halde kalabilir. Yüksek sıcaklık, basınç, tuz ya da pH değişimine dayanabilir. Endospor yapısı üreme ile alakalı değildir. ​ İkiye Bölünme ✔ Bakterilerin eşeysiz üreme şeklidir. ✔ Genetik çeşitlilğe neden olmaz. Oluşan yeni bakteriler eski bakterinin genetik olarak kopyasıdır. ✔ Bakteri kromozomu eşlendikten sonra sitokinez başlatılarak bakteri iki parçaya bölünmüş olur. Bu olay mitoz bölünme değildir. ✔ Bakteriler her 20 dakikada bir ikiye bölünürler. Çevre şartları uygun olduğunda bu bölünme devam eder. Ancak besin sıkıntısı, atık madde çoğalması ve sıcaklık artması gibi sebepler nedeniyle bölünme önce yavaşlar sonra durur. ​ ​ Bakterilerde Solunum ✔ Aerob: Oksijenli solunum yapar. ✔ Anarerob: Oksijensiz solunum yapar. ✔ Geçici (Fakültatif) Aerob: Normalde oksijensiz solunum, zorunlu durumlarda oksijenli solunum yapar. ✔ Geçici (Fakültatif) Anaerob: Normalde oksijenli solunum, zorunlu durumlarda oksijensiz solunum yapar. ​ Bakterilerde Beslenme Ototrof Bakteri: İnorganik maddeleri organik madde haline getirerek kendi besinini üretebilen bakterilerdir. ✔ Besinini üretirken ışık enerjisi kullanan bakterilere fotoototrof bakteri denir. Bu bakteriler fotosentez yapar ve klorofil taşırlar. ✔ Besinini üretirken inorganik maddeleri oksitleyen bakterilere kemoototrof bakteri denir. Bu bakteriler kemosentez yaparlar. Madde döngüsünde çok büyük öneme sahiptirler. ​ Heterotrof Bakteri: Besinini üretemeyip organik maddeleri dışarıdan hazır alan bakterilerdir. ​ ✔ Organik maddeleri sindirecek enzimlere sahip olmadıklarından besinleri sadece hücre zarından geçebilecek büyüklükteyken (monomer) alabilen bakterilere parazit bakteri denir. Bu bakteriler sindirilmiş besinlerin hazır bulunduğu yerlerde yaşarlar. (sindirim sistemi, kan…) Bulundukları ortama toksik madde bıraktıklarından patojen(hastalık yapıcı)dirler. ✔ Organik maddeleri, güçlü sindirim enzimlerini dışarı salgılayıp parçalayarak hücre içine alan bakterilere saprofit (çürükçül, ayrıştırıcı) bakteri denir. Saprofit bakteriler hücre zarından geçebilecek hale getirdikleri organik maddeleri solunum reaksiyonları ile inorganik hale getirerek madde döngüsünde rol oynarlar.

  • Sınıflandırma Çeşitleri ve Birimleri | selinhoca

    Önceki konu: Hücre Zarından Madde Geçişleri Sıradaki konu: Bakteriler Alemi Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle ✔ Dünyada keşfedilmiş çok fazla canlı çeşidi vardır. Bu canlıların araştırılmasını kolaylaştırmak amacı ile canlılar belirli özelliklere göre sınıflandırmışlardır. ✔ Sistematik: Canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandıran bilim dalıdır. ✔ Taksonomi: Canlıları sınıflandırmak için yöntem ve ilkeler geliştiren ve canlıları isimlendiren bilim dalıdır. ✔ Taksonomi, sistematik için bir araçtır. Sistematik, sınıflandırma sırasında taksonomiden yararlanır. ​ Sınıflandırmada Kullanılan Ölçütler 1) Yapay (Ampirik) Sınıflandırma: ✔ Aristo ilk defa canlıları sınıflandırmaya çalışmıştır. ✔ Gözlemler yaparak canlıları analog organlarına göre sınıflandırmıştır. ✔ Analog Organ: Embriyonik köken benzerliği önemli olmadan görevli aynı olan organlardır. Günümüzde kullanılan sınıflandırmada önemsizdir. örnek: Sinek kanadı - Güvercin kanadı ​ Aristo sınıflandırmayı yaparken canlıları; ✔ Yaşadıkları yer, ✔ Dış görünüşleri (morfoloji, fiziksel özellik), ✔ Analog organlarına göre sınıflandırmıştır. ​ 2) Doğal (filogenetik) sınıflandırma: ✔ Carolous Linneous tarafından yapılmıştır. ✔ Günümüzde geliştirilerek kullanılmaya devam edilmektedir. ✔ Bir organizmanın evrimsel geçmişine filogeni denir. Canlıların filogenisine ve birbirleri ile olan akrabalık ilişkilerine bakılarak oluşturulduğundan bilimseldir. Filogenetik sınıflandırma yapılırken pek çok veri dikkate alınmıştır. Bunlar; ✔ Hücre çeşidi ✔ Anatomik ve fizyolojik benzerlikler ✔ Genetik madde ve protein benzerliği ✔ Beslenme ve üreme şekli ✔ Embriyonik köken benzerliği ✔ Homolog organ Kromozom sayısı benzerliği önemli değildir. ​ ✔ Homolog organ: Görevleri aynı ya da farklı ancak yapıları (embriyonik kökenleri) aynı organlardır. Filogenetik sınıflandırmada önemlidir. örnek: İnsan kolu - Yarasa kanadı - Balina ön yüzgeci – Kedi ön bacağı ​ ✔ John Ray (Jon Rey), benzer anne ve babadan meydana gelen canlıları aynı tür olarak tanımlamıştır. ✔ Carolous Linneous, John Ray’ın tür kavramını benimsemiş ve diğer sistematik birimleri de eklemiştir. ​ Tür: Ortak bir atadan gelen, yapı ve görev bakımından benzer özelliklere sahip, birbirleri ile doğal yollardan çiftleşebilen ve çiftleşmeleri sonucunda verimli (kısır olmayan) yavrular oluşturan bireylere tür denir. ​ Aynı tür olan canlıların; ✔ hücre çeşitleri ✔ beslenme ve üreme çeşitleri ✔ kromozom sayıları ✔ boşaltım atıkları aynıdır. İkili Adlandırma: Carolous Linneous tarafından, basit ve evrensel olabilecek bir tür isimlendirmesi oluşturulmuştur. İkili adlandırmada her türün adı iki kelime ile gösterilir. ​ ✔ Birinci isme cins adı, ikinci isme tamamlayıcı ad denir. Cins adı sınıflandırmada önemlidir ve canlının hangi cinse ait olduğunu gösterir. Tamamlayıcı ad ise sınıflandırmada önemli bir veri değildir. ​ ✔ En büyük sistematik birim ALEM ; ✔ En küçük sistematik birim ise TÜR dür. ✔ Büyük sistematik birimleri küçük sistematik birimlerini kapsar. ✔ Canlıların embriyonik gelişimi sırasında ilk olarak ŞUBE özellikleri son olarak TÜR özellikleri ortaya çıkar. ​ Alemden Türe Doğru Gidildikçe Görülen Özellikler ✔ Genetik madde benzerliği artar. ✔ Protein benzerliği artar. ✔ Embriyonik köken benzerliği artar. ✔ Canlı çeşitliliği azalır. ✔ Birey sayısı azalır. ✔ Homolog organ artar. Türden Aleme Doğru Gidildikçe Görülen Özellikler ✔ Genetik madde benzerliği azalır. ✔ Protein benzerliği azalır. ✔ Embriyonik köken benzerliği azalır. ✔ Canlı çeşitliliği artar. ✔ Birey sayısı artar. ✔ Homolog organ azalır.

  • Hücre Zarından Madde Geçişleri | selinhoca

    Önceki konu: Bilimsel Bilgi Sıradaki konu: Sınıflandırma Çeşitleri Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Hücre Zarından Madde Geçişleri ​ ✔ Hücre zarı canlıdır ve seçici-geçirgendir. Bu özelliği nedeniyle bazı maddeler hücre zarından geçebilirken bazı maddeler geçemez. Hücre zarından; ✔ Küçük moleküller büyük moleküllere göre ✔ Nötr maddeler iyonlara göre ✔ Negatif iyonlar(anyon) pozitif iyonlara (katyon) göre ✔ Yağda çözünen maddeler (ADEK vitaminleri) yağda çözünmeyen maddelere (B ve C vitaminleri) göre ✔ Yağı çözen maddeler (eter, benzen, kloroform…) yağı çözmeyen maddelere (su..) göre daha kolay geçer. ​ A) PASİF TAŞIMA ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki moleküllerin kendilerine ait kinetik enerjileri vardır. Bundan dolayı moleküller hareket halindedirler. Bir molekülün çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru kendi enerjisiyle geçmesine pasif taşıma denir. ✔ ATP kullanılmaz bu nedenle canlı ya da cansız ortamda gerçekleşebilir. ✔ Gazlar daima pasif taşıma ile geçiş yaparlar. ✔ Basit difüzyon, kolaylaştırılmış difüzyon ve ozmos olmak üzere üç çeşittir. ​ 1) Basit Difüzyon ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki molekül ya da iyonların çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama kendiliğinden geçmesine difüzyon denir. ✔ Her iki tarafın yoğunluğu eşit olana kadar difüzyon devam eder. Yoğunluklar eşitlendiğinde madde giriş çıkışı devam eder ancak, madde yoğunlukları sabit kalır. ✔ ATP harcanmaz. ✔ Moleküller hücre zarından geçerken fosfolipit tabakasını kullanırlar. ✔ Taşıyıcı protein kullanılmaz. ✔ Enzimler görev almaz. ✔ Çift taraflı gerçekleşebilir. ​ 2) Kolaylaştırılmış Difüzyon ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükte olan ancak fosfolipit tabakasından geçemeyen moleküllerin çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru taşıma proteinleri (permeaz) aracılığı ile geçmesine kolaylaştırılmış difüzyon denir. ✔ Glikoz, fruktoz, yağ asidi, aminoasit… gibi monomerler kolaylaştırılmış difüzyon ile geçiş yaparlar. ✔ ATP harcanmaz. ✔ Çift taraflı gerçekleşebilir. ​ Difüzyon hızına etki eden faktörler ✔ Molekül büyüklüğü arttıkça difüzyon hızı azalır. ✔ Ortamlar arasındaki yoğunluk farkı arttıkça difüzyon hızı artar. ✔ Ortamın sıcaklığı arttıkça moleküllerin kinetik enerjisi artacağından difüzyon hızı artar. ✔ Difüzyon yüzeyinin artması difüzyon hızını artırır. ✔ Ortamlar arasındaki basınç farkının artması difüzyonu hızlandırır. ​ DİYALİZ: Suda çözünmüş maddelerin yarı geçirgen zar aracılığı ile difüzyonudur. Böbrekleri çalışmayan insanlarda kandaki üre ve atıkların oranı artar. Bu maddelerin kandan uzaklaştırılması diyaliz ile gerçekleştirilir. ​ 3) Osmoz ✔ Suyun yarı geçirgen bir zar aracılığı ile çok olduğu ortamdan az olduğu ortama doğru geçmesine osmoz denir. (Ozmos, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru gerçekleşir.) ✔ ATP harcanmaz. ✔ Enzim kulanılmaz. ✔ Taşıyıcı proteinler görev alır. ✔ Her iki ortamın yoğunluğu eşitlenene kadar devam eder. Yoğunluklar eşitlendiğinde su giriş çıkışı devam eder ancak, su yoğunlukları sabit kalır. ​ Çözelti Çeşitleri: Çözeltiler içindeki çözünmüş madde miktarına üç grupta incelenir. ​ Hipertonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiden fazla olan çözeltilerdir. Hipotonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiden az olan çözeltilerdir. İzotonik çözelti: Çözünmüş madde miktarı diğer çözeltiyle eşit olan çözeltilerdir. İki izotonik çözelti arasında madde alışverişi gerçekleşebilir ancak, çözeltilerin madde yoğunlukları değişmez. ✔ İnsan hücreleri için %0,9 NaCl çözeltisi izotonik çözeltidir. ​ Osmoz Olayları ​ 1) Plazmoliz: ✔ Hipertonik bir çözeltiye konulan bir hücrenin ozmos ile suyunu kaybederek büzülmesine plazmoliz denir. ✔ Plazmoliz bitki hücreleri gibi hücre çeperi olan hücrelerde meydana geldiğinde hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk artar. ✔ Hücre hipertonik ortamda uzun süre kalırsa aşırı su kaybından dolayı hücre ölebilir. ​ 2) Deplazmoliz: ✔ Plazmolize uğramış bir hücrenin hipotonik çözeltiye konulması ile su alarak plazmoliz öncesi haline geri dönmesine deplazmoliz denir. ✔ Deplazmoliz bitki hücreleri gibi hücre çeperi olan hücrelerde meydana geldiğinde hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk azalır. ​ 3) Turgor: ✔ Normal bir hücrenin hipotonik bir ortama konulması sonucunda hücrenin ozmos ile su alarak şişmesine turgor denir. ✔ Turgor bitki hücresi gibi hücre çeperi olan hücrelerde görülür. ✔ Hücre zarı içeri giren suyun etkisi ile hücre çeperine dayanır. Hücre zarı ile hücre çeperi arasındaki boşluk tamamen kapanır. ✔ Hücre çeperi yapısı gereği sert ve sağlam olduğundan suyun yaptığı basınca dayanabilir. Hatta bir süre sonra aşırı su alındığında içeri daha fazla su girmesini de engeller. ✔ Turgor hayvan hücreleri gibi hücre çeperi olmayan hücrelerde görülmez. Bu hücrelerde hücre çeperi olmadığından içeri giren fazla su hücre zarına baskı yapar ve hücre zarının patlamasına neden olur. Buna hemoliz denir. Hemoliz sonucunda hücre içeriği dağılır ve hücre ölür.​ ​ Turgor Basıncı: Hücre içindeki suyun hücre çeperine yaptığı basınca turgor basıncı denir. Turgor durumundaki bir hücrenin turgor basıncı maksimumdur. Su miktarı arttıkça turgor basıncı artar. Ozmotik Basınç: Bir hücrenin bulunduğu ortamdan su alma basıncına ozmotik basınç denir. Su miktarı azaldıkça ozmotik basınç artar. Emme Kuvveti: Bir hücrede etkili olan ozmotik basınç ile turgor basıncı arasındaki fark emme kuvvetini verir. Bir hücredeki ozmotik basınç ile doğru, turgor basıncı ile ters orantılıdır. EK = OB – TB ​ B) AKTİF TAŞIMA ✔ Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki moleküllerin az yoğun oldukları ortamdan çok yoğun oldukları ortama doğru hücrenin kontrolünde taşınmasına aktif taşıma denir. ✔ Her iki ortamın yoğunluğu eşit olduğunda da aktif taşıma yapılabilir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzimler görev alır. ✔ Taşıma proteinleri görev alır. ✔ Çift taraflı gerçekleştirilebilir. ✔ Sadece canlı hücrelerde görülür. ​ ✔ Tatlı sularda yaşayan tek hücreli canlılar yaşamlarına devam etmek için suyu aktif taşıma ile atmak zorundadır. Ozmosla hücre içine giren su kontraktil kofullar ile aktif taşıma sayesinde dışarı atılır. Kontraktil kofulların görevini yapamaması durumunda canlı hemolize uğrar. Bu olay suyun enerji harcanarak taşındığı tek yerdir. ​ C) ENDOSİTOZ ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükte olan maddelerin hücre içine alınmasına endositoz denir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzim kullanılır. ✔ Taşıma proteini kullanılmaz. ✔ İki ortam arasında yoğunluk farkı önemli değildir. ✔ Gerçekleşmesi sırasında besin kofulu oluşturulduğundan hücre zarının yüzeyi küçülür. ✔ Sadece canlı hücrelerde görülür. ✔ Bazı istisnalar olsa da hücre çeperine sahip hücrelerde görülmez. ✔ Hücre içine alınan besinin katı ya da sıvı olması durumuna göre iki şekilde gerçekleşir. ​ 1) Fagositoz: ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki katı bir maddenin yalancı ayak oluşturularak hücre içine alınmasına fagositoz denir. ✔ Sitoplazmadan çıkan yalancı ayaklar besini sararak besin kofulu oluşturur. Böylece besin hücre içine alınmış olur. ✔ Amip, akyuvarlar, cıvık mantarlarda görülür. 2) Pinositoz: ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki sıvı maddelerin pinositik cep aracılığıyla hücre içine alınmasına pinositoz denir. ✔ Sıvı molekülün hücre zarına değdiği yerde çöküntü oluşur. Bu çöküntüye pinositik cep denir. Çöküntü derinleştikçe besin kofulu oluşur ve böylece besin hücre içine alınmış olur. ✔ Bağırsak ve böbrek hücrelerinde görülür. ​ D) EKZOSİTOZ ✔ Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki maddelerin koful oluşturularak hücre dışına atılmasına ekzositoz denir. ✔ ATP harcanır. ✔ Enzim kullanılır. ✔ Taşıma proteini kullanılmaz. ✔ Sadece canlı hücrelerde gerçekleşir. ✔ İki ortam arasındaki yoğunluk farkı önemli değildir. ✔ Gerçekleşmesi sırasında boşaltım ya da salgı kofulunun zarı hücre zarı ile birleşeceğinden hücre zar yüzeyi büyür. ✔ Hücre çeperi olan hücrelerde de gerçekleşebilir. ✔ Prokaryotlarda görülmez. ✔ Tek hücrelilerde ve bazı hücrelerde sindirim atıklarının; hormon, enzim ve salgıların dışarı atılması ekzositozla sağlanır. ​

  • Özelleşme Bilimsel Bilgi | selinhoca

    Önceki konu: Çekirdek Sıradaki konu: Hücre Zarından Madde Geçişleri Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle ÖZELLEŞME HÜCRE --> DOKU --> ORGAN --> SİSTEM --> ORGANİZMA ✔ Her hücre kendi içerisinde özelleşerek organeller ile bazı görevleri daha kolay yerine getirmiştir. ✔ Çok hücreli canlılar ise daha kompleks görevleri yerine getirmek için hücreler arasında özelleşme görülür. ✔ Çok sayıda benzer hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşan yapıya doku denir. ✔ Farklı dokuların bir araya gelmesiyle oluşan yapıya organ denir. ✔ Ortak amaca hizmet eden organların bir araya gelmesiyle oluşan yapıya sistem denir. ✔ Sistemler bir araya gelerek organizmayı oluşturur. ​ ÖZELLEŞMENİN FAYDALARI ✔ Metabolizma olaylarının daha verimli ve hızlı olmasını sağlar. Harcanan enerji miktarı da azalır. ✔ Çok hücreli canlıların hayatta kalma şansı tek hücrelilere göre daha fazladır. Çok hücrelilerde özelleşme daha fazla olduğundan ortamdaki kaynaklardan daha iyi faydalanırlar. ✔ Tek hücreli canlıların büyümesi sınırlıdır. ​ ÖZELLEŞMENİN GETİRDİĞİ SORUNLAR ✔ Tek hücreliler temel faaliyetlerini kendileri düzenler. Çok hücreliler ise bu temel faaliyetlerin sadece bir tanesini gerçekleştirebilmek için özelleşmiştir. ✔ Çok hücreli bir canlıda hayati öneme sahip bir dokunun zarar görmesi, diğer dokularda sorun olmasa bile canlının ölümüne yol açabilir. ✔ Fazla özelleşmiş yapılar dayanıksızdır. ​ BİLİMSEL YÖNTEM ​ 1)Gözlemler Yapma: Bilim insanı merak ettiği bir konu hakkında bilgi edinir. Veriler toplar. Nitel Gözlem: Ölçüm araçlarının kullanılmadığı gözlemlerdir. Sonuçları subjektiftir. Nicel Gözlem: Ölçüm araçlarının kullanıldığı gözlemlerdir. Sonuçları objektiftir. ​ 2)Problemin Tespiti: Yapılan gözlemler sonucunda bilim insanının araştırdığı konu ile ilgili cevap aradığı sorudur. ​ 3)Hipotez Kurma: Gözlemlerden yola çıkarak problemine bulduğu geçici çözümdür. Hipotez, probleme doğru cevap vermek zorunda değildir. Eleştiri ve deneylerle test edilmeye açık olmalı; verileri kapsamalıdır. 4)Tahminde Bulunma: Hipotez ile alakalı kurulmuş bir tahmindir. «Eğer…..ise…..dir.» tipik bir tahmin cümlesidir. ​ 5) Kontrollü Deney: Hipotezin test edilmesi amacı ile yapılmış deneydir. ✔ Kontrol ve deney grubu olmak üzere iki ana gruptan oluşur. ✔ Probleme konu olan, araştırılmak istenen değişken iki grup arasında farklı olarak seçilir. Buna bağımsız değişken denir. Diğer değişkenler aynı şekilde seçilir. ✔ Bağımsız değişken nedeni ile iki grup arasında ortaya çıkan sonuca bağımlı değişken denir. Bağımlı değişken, bağımsız değişkene bağlıdır. ✔ Kontrollü deneyin sonucu hipotez desteklenmezse hipotez çürür. Hipotez kurulmasından itibaren basamaklar tekrarlanır. ✔ Hipotez ile kontrollü deney sonuçları birbirine uyumlu olursa hipotez diğer bilim insanları ile paylaşılır. Destek bulursa, gerçeğe dönüşür. Bu durumda çok sayıda bilim insanı tarafından destek görmüş bir hipotez olabileceği gibi teori ya da kanun halinde de dönüşebilir. ​ 6) Teori ve Kanun: Teori: Doğa olaylarının neden gerçekleştiğini açıklayan kuramlardır. Birçok hipotezi kapsayabilir. Kanun: Doğa olaylarının nasıl gerçekleştiğini açıklayan kuramlardır. ✔ Teori ve kanun arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Teoriler, kanunlara dönüşemezler. ✔ Hipotezler, konu kapsamına göre teori ya da kanun halini alabilirler.

bottom of page