top of page

Arama Sonuçları

"" için 99 öge bulundu

  • Canlıların Ortak Özellikleri | selinhoca

    Sıradaki konu: İnorganik Maddeler Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu - 2 izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu HÜCRESEL YAPI Tüm canlılarda temel yapı ve görev birimi hücredir. Canlılar hücre sayılarına ve hücre yapılarına göre gruplandırılır. ~Bakteriler ve arkeler prokaryothücre yapısına sahipken bunun dışında kalan canlılar (protista, mantar, bitki ve hayvan) ökaryothücre yapısına sahiptir. ~Tüm prokaryotlar tek hücreliyken ökaryotlar tek ya da çok hücreli olabilir. Her canlı hücrelerden oluştuğu gibi her canlının hücresinin içeriği de büyük ölçüde birbirine benzer. Tüm canlı hücrelerde karbonhidrat, protein, yağ, su, mineral ve nükleik asit belirli oranlarda bulunur. BESLENME Canlılar hayatsal faaliyetleri için gerekli olan enerjiyi elde edebilmek için beslenmek zorundadır. Beslenme açısından canlılar üç gruba ayrılır. Ototrof Beslenme Besinini kendi üreten canlıların yapmış olduğu beslenmedir. Bu canlılar besini dışarıdan hazır almazlar sadece besini üretmek için gerekli olan ham maddeyi (inorganik madde) dışarıdan alırlar. ~Ototrof beslenmede iki farklı mekanizma ile besin üretilir. Bu mekanizmalar fotosentez ve kemosentezdir. Fotosentez yaparak besin üreten canlılarda klorofil bulunur. ~Fotosentez yapan canlılarda klorofil pigmenti bulunur. Bu canlılar ışık enerjisini kullanarak organik maddeleri üretebilirler. ~Kemosentez yapan canlılar inorganik maddeyi okside ederek elde ettikleri enerji ile organik madde sentezlerler. Sadece prokaryot canlılarda görülür. Arkelerin ise ototrof olanları sadece kemosentez yapmaktadır. Fotosentez yapabilen bir arke yoktur. ​ Heterotrof Beslenme Besinini dışarıdan hazır alan canlıların yaptığı beslenmedir. Heterotrof beslenme çok çeşitlidir. ​ ATP Üretme Canlılar metabolik faaliyetlerinde kullanmak üzere enerjiye gereksinim duyarlar. Bu enerji, besin molekülerinin parçalanması ile açığa çıkarılır ve ATP molekülü üretilerek içine yerleştirilir. ATP, enerjinin aktarımını sağlayarak kullanılabilir hâle gelmesini sağlar. Besin molekülleri hücresel solunum ve fermantasyon ile parçalanır ve ATP üretimi sağlanır. Hücresel solunum ise oksijenli solunum ve oksijensiz solunum olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Oksijenli Solunum Besinin parçalanması sürecinde oksijen gazının kullanılmasıdır. Diğer solunum şekillerine göre daha fazla enerji üretimi sağlar. Oksijensiz Solunum Besinin parçalanması sürecinde oksijen gazı dışında farklı inorganik maddelerin kullanılmasıdır. Bu inorganik maddeler N ve S içerikli olabilir. Sadece prokaryot canlılarda görülür. Oksijenli solunuma göre daha az enerji üretilir. Fermantasyon Canlılarda enerji üretimini sağlayan bir diğer yöntem ise fermantasyondur. Fermantasyon, besinlerin enzimler yardımı ile kısmen parçalanmasıdır. Fermantasyon tam olarak bir solunum çeşidi olmasa da bu olay sırasında enerji üretimi gerçekleşir. Fermantasyonda diğer solunum çeşitlerine göre daha az enerji üretilir. ​ BÜYÜME VE GELİŞME Büyüme ve gelişme birbirini beraber takip eden bir süreçtir. ~Büyüme, canlıların kütle ve hacimlerinin artışıdır. Çok hücreli canlılarda hem hücre sayısının artması hem de hücre hacminin artması ile gerçekleşir. Tek hücreli canlılarda ise hücre sayısının artması büyüme olarak kabul edilemez. Bu durum tek hücreli canlının üremesi anlamına gelir. ~Gelişme, çok hücrelilerde zigottan itibaren ergin birey oluşana kadar geçen süreçtir. Çok hücreli canlılarda bu süreç hücrelerin bölünmesi ve farklılaşması ile olur. Tek hücreli canlılarda ise hücrenin farklılaşması ile basit düzeyde gerçekleşir. HAREKET Tüm canlılar hareket edebilir. Bu hareket mekanizması bütün canlılarda aynı şekilde olmaz. Bazı canlılar yer değiş-tirme hareketi yaparken bazıları sadece belirli yapıları-nı hareket ettirebilir ya da yaşadığı çevrenin hareketi sayesinde yer değiştirebilir.Tek hücreli canlıların bazılarında kamçı, sil ya da yalancı ayak gibi yapılar bulunur. Canlılar bu yapılarını kullanarak aktif olarak hareket ederler. Bitkilerde ise yer değiştirme hareketi görülmez. Çeşitli sebepler nedeni ile tropizma (yönelme) ve nasti (irkilme) hareketler görülür. ​ METABOLİZMA Canlılarda meydana gelen hayatsal faaliyetlerin tamamıdır. Metabolizma, anabolizma ve katabolizma olmak üzere ikiye ayrılır. Anabolizma Canlıda meydana gelen yapım (özümleme, asimilasyon) olaylarıdır. Anabolizma olayları gerçekleştirilirken canlı enerji harcar. Canlı yaşlandıkça anabolizma olayları azalmaya başlar. Dehidrasyon, fotosentez, kemosentez… Katabolizma Canlıda meydana gelen yıkım (yadımlama, disimilasyon)olaylarıdır. Katabolizma olayları gerçekleşirken enerji harcanmaz. Canlı yaşlandıkça katabolizma olayları artmaya başlar. Hidroliz, solunum… ​ Bazal Metabolizma: Bir sıcakkanlı canlının sadece yaşamını devam ettirebilmek için gerekli olan metabolizmadır. Yaprak dökmüş bir bitki, endospor hâlindeki bakteri, çimlenmemiş bir tohum, kış uykusuna yatmış bir kurbağa vb. bazal metabolizma durumuna benzetilebilir. ~İnsanlarda bazal metabolizma hızı; sağlıklı bir hâlde, üzerinde terletmeyecek ya da üşütmeyecek giysiler ile son yemeğinin üstünden 12 saat geçmiş bir şekilde sırt üstü yatarak ölçülür. ​ BOŞALTIM Canlıların metabolizma sonucu oluşan atık maddeleri vücuttan uzaklaştırılmasıdır. ~Her canlı, atık madde oluşturmak zorundadır. Ancak bu atık maddelerin vücuttan uzaklaştırması farklı mekanizmalar ile gerçekleşebilir. Canlılarda boşaltım atıkları farklı mekanizmalarla atılıyor olsa da her canlı metabolizması sonucu azotlu boşaltım atığı oluşturarak bunu vücut dışına atabilir. ~Tek hücreli canlılar amonyak ve karbondioksit gibi atıkları hücre zarı yüzeyindenuzaklaştırır. ~Tatlı suda yaşayan tek hücreliler kontraktil kofullarınıkullanarak vücutlarındaki fazla suyu dışarı atarlar. ~Bitkiler yaprak dökerekboşaltım yaparlar. Ayrıca terleme, gutasyongibi farklı mekanizmaları da kullanırlar. ~Hayvanlarda boşaltım hayvanın gelişmişlik seviyesine göre farklı şekilde gerçekleştirilir. • Basit hayvanlarda boşaltım organı olmadan doğrudan vücut yüzeyinden atıklar uzaklaştırılır. • Gelişmiş hayvanlarda ise soluk vererek karbondioksit, idrar ve terleme suda çözünmüş maddeler ve dışkılama ile sindirilemeyen besinler vücuttan uzaklaştırılır. ÜREME Canlılar nesillerini devam ettirebilmek için kendilerine benzer yavrular meydana getirirler. Üreme,canlının ortak özelliğidir ancak yaşam için zorunlu değildir.Üreme temel olarak iki çeşittir. Eşeysiz Üreme Canlının üreme için başka bir canlıya ihtiyacı olmadan yaptığı üremedir. Genellikle gelişmemiş canlılarda görülür ve bu üreme çeşidi genetik çeşitlenmeye neden olmadığından değişen çevre şartlarına dayanamayan bireyler meydana gelir. Örneğin, bir yassı solucan türü olan planarya ortadan ikiye bölündüğünde baş kısmı kendini tamamlayarak kuyruk oluştururken kuyruk kısmı da kendini tamamlayıp baş kısmı oluşturabilir. Böylece tek bir ata canlıdan iki yeni canlı oluşmuş olur. Eşeyli Üreme İki canlının beraberce yavru meydana getirdiği üremedir. Genetik çeşitlenmeye neden olduğundan bu üreme çeşidinde değişen çevre şartlarına dayanıklı bireyler meydana gelir. TEPKİ VERME Tüm canlılar dış çevreden gelen fiziksel ve kimyasal uyarı-lara karşı cevap verirler. Bu cevap, canlının hayata devam etmesini sağlar. Öglena ışığı algılayıp kamçısını kullanarak ışığa doğru hareket edebilir. Bitkiler ışığa doğru yönelebilir. Köpekler ses duyduğunda kafasını sese doğru hareket ettirebilir. ADAPTASYON Canlılar bulundukları ortamdaki yaşam şanslarını artırabilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için kalıtsal özelliklere sahiptirler. Kaktüslerde su kaybını minimuma indirmek için yapraklar diken hâlini almıştır. Kutup ayılarının postu soğuktan korunmak amacı ile diğer ayıların postlarına göre daha kalındır. ​ HOMEOSTASİ (İÇ DENGE) Bir canlının anlık olarak değişen çevre şartlarına karşı vücudunda meydana gelen kısa süreli değişikliklerdir. Canlılar hayatta kalabilmek için yaşadıkları çevre ile vücutlarını denge hâlinde tutmak zorundadır. Hava ısındığında terleme yaparak vücut sıcaklığının yükselmesinin engellenmesi, hava basıncının düşmesi durumunda iç basıncın dengelenmesi amacı ile kulakların tıkanması bu duruma örnektir. ORGANİZASYON Tek hücreli canlılarda en yüksek organizasyon birimi hücre iken çok hücrelilerde canlının gelişmişliğine göre en yüksek organizasyon birimi değişir. Atom - Molekül - Organel - Hücre - Doku - Organ - Sistem - Organizma Diğer Ortak Özellikler ~Ribozom, hücre zarı, sitoplazma, nükleik aside sahip olmak ~Protein, karbonhidrat, yağ ve enzim sentezlemek ~Glikoliz reaksiyonunu gerçekleştirebilmek ~Mutasyona uğrayabilme ~Fosforilasyon, defosforilasyon, dehidrasyon ve hidroliz reaksiyonlarını gerçekleştirebilme ~Aktif ve pasif taşıma yapabilme ~Basit organik maddeleri kompleks organik madde hâline getirebilme ~Kompleks organik maddeleri basit organik madde hâline getirebilme ~Transkripsiyon (RNA sentezi) ~Replikasyon (DNA sentezi) her hücrede değil ancak her canlıda ortaktır. Canlıların Ortak Özellikleri

  • Fotosentez | selinhoca

    Fotosentez Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF 2022 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF 2022 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF 2022 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu FOTOSENTEZE GİRİŞ ​ ✔ İnorganik maddelerden ışık enerjisi ve klorofil pigmenti yardımı ile organik madde üretimine fotosentez denir. ✔ Fotosentez yaparak beslenen canlılara fotoototrof denir. FARKLI FOTOSENTEZ MEKANİZMALARI ✔ Fotoototrof canlılarda, fotosentezde kullanılan hidrojen kaynakları farklı olabilir. bu durum canlılarda farklı fotosentez mekanizmalarının görülmesine neden olmuştur. ​ Hidrojen kaynağı olarak H2O kullanan canlılar ✔ Bitkiler, algler ve siyanobakteriler (mavi-yeşil alg) tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak su kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak oksijen oluşturarak atmosferin oksijen miktarını artırırlar. Hidrojen kaynağı olarak: H2O Karbon kaynağı olarak: CO2 Oksijen kaynağı olarak: H2O 6CO2 + 12H2O --> C6H12O6 + 6O2 + 6H2O ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ Hidrojen kaynağı olarak H2S kullanan canlılar ✔ Sülfür bakterileri tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen sülfür kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak kükürt oluştururlar. ✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2S Karbon kaynağı olarak: CO2 6CO2 + 12H2S --> C6H12O6 + 12S + 6H2O Hidrojen kaynağı olarak H2 kullanan canlılar ✔ Hidrojen bakterileri tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen gazı kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün oluşturmazlar. ✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2 Karbon kaynağı olarak: CO2 6 CO2 + 12 H2 --> C6H12O6 + 6 H2O ​ ✔ Robert Hill, fotosentezin reaksiyonları ile ilgili deneyler yaparak fotosentezin ışık reaksiyonları sonucu açığa çıkan oksijen gazının kaynağının CO2 değil, H2O olduğunu ortaya çıkarmıştır. Buna Hill Reaksiyonu denir. 6CO2 + 6H2O --> C6H12O6 + 6O2 ​ Tüm Fotoototroflarda Görülen Durumlar ✔ Karbon kaynağı olarak CO2 kullanırlar. ✔ Klorofil ve ışık kullanırlar. ✔ Organik madde ve su oluştururlar. ✔ Hidrojen kaynağı kullanırlar. (Hidrojen kaynağı değişiklik gösterir.) ​ ✔ Ökaryot hücrelerde klorofil pigmenti kloroplast organeli içinde yer alır. Bu nedenle kloroplast fotosentezden sorumludur. ✔ Prokaryot hücrelerde klorofil pigmenti hücre zarına bağlı olacak şekilde sitoplazmada bulunur. Hücre zarı ve sitoplazma beraberce kloroplast gibi görev yapar. Hücre zarı kloroplast içindeki tilakoit zar sisteminin görevini üstlenirken sitoplazma stromanın görevini üstlenmiştir. ​ KLOROPLAST ✔ Klorofil pigmenti taşıyan yeşil plastiddir. ✔ Fotosentezin gerçekleşmesini sağlar. ✔ Dış ve iç olmak üzere iki katlıdır. İç zarı düzdür. ✔ İçi stroma ile doludur. Bu sıvı içerisinde DNA, RNA, ribozom, enzim de dahil olacak şekilde birçok organik ve inorganik madde bulunur. ✔ İçinde üçüncü bir zar sistemi bulunur. Buna tilakoit zar sistemi denir. Klorofiller granumların tilakoit zarına tutunmuş bir şekilde bulunur. Granumlar tilakoit ara lameller ile birbirine bağlanarak granaları oluşturur. ✔ Kendini eşleyebilir ve protein sentezi yapabilir. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ Işık ✔ Doğada çok farklı ışık türü vardır. Işık, dalga boylarına göre sıralanmıştır. Bu şekilde elektromanyetik spekturum oluşur. ✔ Elektromanyetik spektrumun 380nm ile 750nm arasındaki ışık fotosentez yapmaya uygundur. Bu ışığa görünür ışık denir. ✔ Görünür ışık (beyaz ışık) prizmadan geçirildiğinde ışık, dalga boylarına göre renklerine ayrılır. ✔ Işık cisimle karşılaştığında; Cismin içinden geçebilir. Yansıtabilir. Soğurabilir. Bunun nasıl olacağı cismin kimyasal özelliği ile ilgilidir. ✔ Görünür ışığı soğurabilen cisimlere pigment denir. ✔ Pigmentin soğurduğu ışık, fotosentezin gerçekleştirilmesine olanak tanır. ​ ​ Klorofil ✔ Fotosentezde görev alan birçok pigment vardır. En temel fotosentez pigmenti klorofildir. ✔ Klorofil pigmenti kırmızı ve mor ışığı soğururken yeşili yansıtır. Yeşili yansıttığından klorofil yeşildir. ✔ Klorofilin yapısında Mg, N, C, O, H atomları bulunur. Fe ise yapısına katılmaz. Ancak, üretimini sağlayan enzimin çalışması için gereklidir. Fotosenteze Yardımcı Pigmentler ✔ Klorofilin soğurabildiği dalga boylu ışıklardan daha farklı dalga boyundaki ışıkları soğururlar. Böylece farklı dalga boylarında da verimli fotosentez gerçekleşmesi sağlanır. ✔ Zararlı ışıklardan klorofili korurlar. ​ Engelmann Deneyi Engelmann beyaz ışığı bir prizmadan geçirerek ışığın renklere ayrılmasını sağlamıştır. Renklere ayrılan ışığı ipliksi yeşil alg üzerine düşürmüştür. Yeşil algin etrafına oksijenli solunum yapan bakteri türü yerleştirmiştir. Bakterilerin kırmızı, mavi ve mor ışık etrafında daha çok; yeşil ışık etrafında ise daha az ürediği görülmüştür. ​ Fotosentez Reaksiyonları ✔ Fotosentez ışık varlığında gerçekleşen bir reaksiyondur. ✔ Birbiri ile bağlantılı iki reaksiyondan oluşur, bunlar; ışığa bağlı ve ışıktan bağımsız reaksiyonlardır. ​ Işığa Bağımlı Reaksiyonlar ✔ Işık gereklidir. ✔ Klorofil görev alır. ✔ Kloroplastın granasında (granumunda) gerçekleşir. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ (Tilakoit zar sistemi) ✔ Enzimler görev alır ancak enzim miktarı ışıktan bağımsız evreye göre oldukça az olduğundan sıcaklık değişimlerinde çok fazla etkilenmezler. Daha çok ışık etkisinde gerçekleşen reaksiyonlardır. ✔ Fotosistemler ve ETS görev alır. ✔ Su kullanılır. Su ışık yardımı ile oksijen, hidrojen ve elektrona parçalanır. (Fotoliz) Oksijen gaz olarak atmosfere verilir. Hidrojen ve elektron ETS etkisi ile NADP molekülüne aktarılır ve NADPH2 oluşturulur. Bu sırada fotofosforilasyon ile ATP üretimi yapılır ✔ Reaksiyon sonucunda O2 , ATP, NADPH2 üretilir. Üretilen oksijen atmosfere verilirken ATP ve NADPH2 organik madde üretiminin gerçekleşebilmesi için ışıktan bağımsız evreye gönderilir. ​ Işığa bağımlı reaksiyonlarda 12 H2O 6 O2 12 NADP 12 NADPH2 18 ADP 18 ATP Kullanılır Üretilir ​ Kemiozmozis: Tilakoit zarın her iki tarafındaki (tilakoit boşluk- stroma) hidrojen konsantrasyonuna bağlı olarak ATP üretim mekanizmasıdır. ​ Işıktan bağımsız reaksiyon (Calvin Döngüsü) ✔ Işık gerekli değildir. Ancak gerçekleşmesi için ışığa bağımlı reaksiyona ihtiyacı olduğundan aydınlık ortamda gerçekleşir. ✔ Kloroplastın stromasında gerçekleşir. ✔ Enzimler görev alır bu nedenle sıcaklık değişimlerinden çok etkilenir. ✔ CO2, NADPH2 ve ATP kullanılır. ✔ CO2 özümlemesi ve indirgemesi olur. ✔ NADPH2 elektronlarını bırakıp NADP haline gelir (yükseltgenir). ✔ ATP de ADP haline gelir. ✔ NADP ve ADP ışıklı evre geri gönderilir. ✔ Organik madde ve H2O üretilir. ✔ Fotosentezde asıl kazanç PGAL (Organik madde)’dir. ​ ✔ Geri dönüşüm reaksiyonları ile PGAL den aminoasit, yağ asidi, vitamin, glikoz gibi organik maddeler üretilir. Üretilen maddeler canlının türüne göre değişiklik gösterir. Üretilen glikozun bir kısmı solunumla harcanır. Bir kısmı ise maltoz, sükroz, nişasta ve selüloz sentezinde kullanılır. Işıktan bağımsız reaksiyonlarda 6 CO2 12 NADPH2 18 ATP harcanır Organik madde 12 NADP 18 ADP 6 H2O üretilir. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ FOTOSENTEZ HIZINA ETKİ EDEN GENETİK ETMENLER 1) Kloroplast ve Klorofil Sayısı: Kloroplast ve klorofil fotosentezi gerçekleştiren yapılardır. Bu yapıların fazla olması daha fazla fotosentez yapılmasını sağlar. 2) Yaprak Sayısı ve Genişliği: Bir bitkinin temel fotosentez organı yapraklarıdır. Yaprak sayısının fazla olması daha fazla fotosentez yapılması anlamına gelir. Yaprak genişliğinin artması, yaprağın ışıkla temas yüzeyini artırır. Bu durum fotosentezin artmasına neden olur. 3) Stoma Sayısı: Bitkideki gaz alışverişinin yapılmasını sağlayan yapılardan en önemlisi stomadır. Stoma sayısının fazla olması O2 ve CO2 alışverişini artıracağından fotosentezi artırır. ​ 4) Enzim Miktarı: Fotosentez reaksiyonlarında çok sayıda enzim görev alır. Enzim miktarının artması fotosentezi de artırır. 5) Kütikula Kalınlığı: Kütikula, yaprağın yüzeyini örten ve bitkinin su kaybını azaltan epidermis tarafından üretilmiş bir tabakadır. Bu tabaka kurak ortam bitkilerinde kalın, nemli ortam bitkilerinde ise incedir. Kütikulanın kalınlığı arttıkça güneş ışınlarının fotosentez yapabilen hücrelere ulaşması zorlaşır. Bu durum fotosentez hızını azaltır ​ ​ ÇEVRESEL ETMELER ✔ Fotosentezi birden fazla faktör etkilediği için fotosentez hızının miktarı minimum olan faktör tarafından sınırlandırılır. Buna minimum yasası denir. Sıcaklık ve ışık şiddetinin uygun olduğu ortamda su miktarı olması gerekenden az ise fotosentez hızını su miktarı belirler. ​ 1) Işık Şiddeti ✔ Işık şiddeti arttıkça fotosentez hızı belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır. ✔ Işık şiddeti öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler. ​ 2) Işığın Dalga Boyu ✔ Klorofil molekülü en fazla kırmızı ve mor dalga boylu ışığı; en az ise yeşil dalga boylu ışığı soğurur. Bu nedenle fotosentez hızı kırmızı ve mor dalga boylu ışıklarda fazla, yeşil dalga boylu ışıkta azdır. ✔ Öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler. ✔ Işığın enerjisi ile fotosentez hızı arasında ilişki yoktur. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ 3) Karbondioksit Miktarı ✔ Karbondioksit miktarı arttıkça, fotosentez hızı da belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır. ✔ Karbondioksit miktarının artması öncelikle ışıktan bağımsız evreyi etkiler. Işıktan bağımsız evre etkilendiğinden ışığa bağımlı evreyi de dolaylı olarak etkiler. ✔ Ortamın karbondioksit konsantrasyonu çok fazla düşerse canlı CO2 bağlayamaz. ✔ Karbondioksit miktarı ve ışık şiddeti beraber düşünüldüğü zaman fotosentez hızında değişiklikler görülür. Karbondioksit miktarı yeterli ise fotosentez hızı ışık şiddetine göre değişir. ✔ Eğer bitkinin fotosentez yaptığı ortama kireç suyu, KOH ve NaOH maddeler konulursa fotosentez olumsuz etkilenir. Çünkü bu moleküller karbondioksit tutucudurlar; ortamdaki karbondioksiti tutarak canlının fotosentez yapmasını engeller. ✔ Seralara ıslak saman konularak bitkilerin daha fazla fotosentez yapması sağlanabilir. Çünkü ıslak saman içindeki saprofitler ayrışma yaparak seranın karbondioksit miktarını artırırlar. ​ 4) Sıcaklık ✔Fotosentez reaksiyonlarında görev alan enzimler sıcaklık değişimlerinden oldukça etkilenirler. Sıcaklığın optimum değerin altına düşmesi ya da üstüne çıkması fotosentez hızını azaltır. Optimum değerin çok fazla üstüne çıkılması enzim faaliyetlerini geri dönüşümsüz olarak durdurur. (Denatürasyon) ✔ Fotosentez tepkimeleri sıcaklık değişiminden etkilenir ancak ışıktan bağımsız evrede daha fazla enzim görev aldığından ışıktan bağımsız tepkimeler sıcaklık değişiminden daha fazla etkilenir. ✔ Işık şiddeti ile sıcaklık beraber düşünüldüğünde sıcaklık yükselse bile düşük ışık şiddetinde fotosentez hızında belirgin bir değişiklik olmayacaktır. ​ 5) Mineraller ✔ Fe, Mg, N, P, S, K, Ca gibi minerallerin fotosentezde rolü vardır. Minerallerin fotosentez hızına etkisi minimum yasasına göre belirlenir. ✔ Fe; ETS elemanının yapısına katılır ayrıca klorofilin üretiminde görev alan enzimin kofaktörüdür. ✔ Mg klorofilin yapısına katılır. ✔ Ortamda ışık olmadığında klorofil için gerekli tüm maddeler varsa bile, klorofil sentezi yapılmaz. ​ 6) Su Miktarı ✔ Su miktarının artması fotosentezi artırır. Bir değerden sonra ise fotosentez hızını etkilemez. ✔ Öncelikle ışığa bağımlı reaksiyonları etkilerken ışığa bağımlı reaksiyonların etkilenmesi nedeni ile ışıktan bağımsız reaksiyonu dolaylı olarak etkiler. ​ 7) pH ✔ Fotosentezde görev alan enzimlerin çalıştığı optimum pH aralığının dışına çıkılırsa fotosentezin hızı olumsuz etkilenir. Enzim çalışmasını geri dönüşümsüz olarak bozar. (denatürasyon) ​​ ​ Sıradaki konu: Kemosentez Önceki konu: ATP ve Fosforilasyon

  • Mutasyon Varyasyon Adaptasyon | selinhoca

    Mutasyon - Varyasyon - mitDNA Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Mitokondriyal Kalıtım ​ ✔ Mitokondri organeli içerisinde bulunan DNA molekülüne mitokondriyal DNA (mtDNA) denir. ✔ mitDNA üzerindeki genetik bilginin aktarımına da mitokondriyal kalıtım adı verilir. ✔ Döllenme sırasında sperm içerisindeki mitokondri organeli döllenmeye katılmadığından zigotun yapısındaki mitokondri yumurta hücresinden gelmektedir. Bu durumda mitokondriyal kalıtım anneden çocuklara doğru aktarılmaktadır. AKRABA EVLİLİKLERİ ✔ Akraba olan insanların genetik yapısı birbirine benzemektedir. Bu ailelerde meydana gelebilecek evliliklerde özellikle çekinik olarak aktarılan genetik hastalıkların fenotipte ortaya çıkma ihtimali artmaktadır. ✔ Bu durum genetik hastalıklı bireylerin oluşmasına yol açmaktadır. ✔ Akraba evlilikleri nedeni ile düşük, ölü doğum görülebilmekte ayrıca, fiziksel ve zihinsel engellilik gibi olumsuz durumlara sahip çocuklar dünyaya gelebilmektedir. ​ VARYASYON ✔ Tür içerisindeki farklılıklara varyasyon denir. ✔ Varyasyon genetik ve çevresel faktörlerin etkisi ile oluşabilir. ✔ Genetik farklılıklar nedeni ile tür içerisindeki farklılıklara genetik varyasyon denir. ✔ Genetik varyasyon; Mayoz bölünme (krossing over, homolog kromozom ayrılması, kromozomların bağımsız dağılımı) Mutasyon Döllenme nedeni ile ortaya çıkmaktadır. ​ MUTASYON ✔ Çevresel etmenler nedeni ile genetik maddede meydana gelen değişimlerdir. ✔ Mutasyona neden olan etmenlere mutajen denir. Mutajenler; çeşitli kimyasal maddeler, radyasyon… ✔ Mutasyonlar vücut hücreleri, üreme ana hücreleri ve üreme hücrelerinde meydana gelebilir. Ancak her mutasyon kalıtsal değildir. ✔ Canlının üremesinde görev alan hücrelerde meydana gelen mutasyonlar nesilden nesile aktarılarak kalıtsal hale gelir. Üreme ile alakalı olmayan hücrelerde meydana gelen mutasyonlar ise sadece o canlıyı ilgilendirir. ✔ Mutasyonlar genellikle ölümcül ya da hastalılara neden olan değişikliklerdir. Nadiren iyi sonuçlar doğurur. ​ REKOMBİNASYON ✔ Mayoz bölünme sırasında meydana gelen krossing over ve kromozomların bağımsız dağılması yeni oluşan hücrelerin gen dizilimlerinin değişmesine neden olur. Bu şekilde yeni gen kombinasyonları oluşturulur. Sıradaki konu: Ekolojik Terimler Önceki konu: Soyağaçları

  • 9. SINIF | selinhoca

    9. Sınıf Konu Anlatımı ve Ders Notları 9. sınıf Biyoloji derslerinin konu anlatımlarına ve konulara ait ders notlarına ilgili derslerin sayfasına girerek ulaşabilirsiniz. ​ Bu bölümde yer alan konular: ​ Canlıların Ortak Özellikleri Canlının Temel Bileşenleri (İnorganik Maddeler, Organik Maddeler) Hücre Sınıflandırma YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI Canlıların Ortak Özellikleri Canlının Temel Bileşenleri İnorganik Maddeler Organik Maddeler Hücre Hücre Tarihi ve Karşılaştırma Hücre Zarı - Hücre Çeperi Sitoplazma Çekirdek - Karşılaştırma Özelleşme - Bilimsel Bilgi Hücre Zarından Madde Geçişleri Sınıflandırma Sınıflandırma Çeşitleri ve Birimleri Bakteriler Alemi Arke, Protista, Mantar ve Bitkiler Alemi Omurgasız Hayvanlar Omurgalı Hayvanlar Virüsler

  • Proteinler ve Vitaminler | selinhoca

    Önceki konu: Lipitler Sıradaki konu: Enzimler Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu 3) PROTEİNLER ✔ Canlıların yapısında en fazla bulunan organik moleküldür. ✔ Yapısında C, H, O ve N bulunur. Bazılarında S ve P’da bulunabilir. ✔ Yapıcı – onarıcıdırlar. Zorunlu durumlarda enerji verici olarak da kullanılırlar. ✔ Enzim ve hormon yapısını oluşturduklarından düzenleyicidirler. ✔ İnsan vücudunda depo edilemezler. Fazlası yağa dönüştürülerek depolanır. ✔ Monomerleri aminoasittir. Aminoasitler hücre zarından geçebilir. ✔ Genetik madde üzerindeki şifreye göre dehidrasyon sentezi ile ribozomda üretilirler. ​ Amino Asit ✔ Aminoasitler proteinlerin temel yapı birimleridir. ✔ Yapısında karbon atomuna bağlı üç grup bulunur. Bunlar; - amino grup (NH2), - karboksil grup (COOH) ve - radikal gruptur (R). ✔ Ortamda birikmesi asitliği artırıp pH’ın düşmesine neden olur. ✔ Yapısında bulunan amino grup nedeni ile bazik, karboksil grup nedeni ile asit özellik gösterirler. Bu nedenle amfoter özelikte maddelerdir. ​ ✔ Doğada 20 çeşit amino asit vardır. Aminoasitlerin birbirinden farklı olmasının nedeni radikal grup yerine bağlanan molekül çeşididir. ✔ Doğada bulunan 20 çeşit aminoasitten 8 tanesi hayvanlar tarafından üretilemez ve dışarıdan hazır alınması gerekir. Tamamı ise bitkiler tarafından üretilebilir. Dışarıdan hazır alınması gereken bu aminoasitlere temel (esansiyel) aminoasit denir. ​ Peptitleşme ✔ Aminoasitler birbirine bağlanarak protein yapısını oluşturur. İki amino asit birbirine bağlanırken birinin amino grubu ile diğerinin karboksil grubu arasında peptit bağı kurulur. Bu bağın kurulması sırasında da bir molekül su açığa çıkar. Bu olaya peptitleşme denir. ✔ İki amino asit birleşirse: Dipeptit ✔ üç amino asit birleşirse: Tripeptit ✔ çok sayıda amino asit birleşirse: Polipeptit oluşur. ​ ✔ Üretilen polipeptitler işlevsizdir. Polipeptitlerin bu haline primer yapı denir. ✔ Proteinin görev yapabilir hale gelmesi için polipeptit üzerinde küçük değişiklikler yapılarak polipeptide üç boyutlu bir hal kazandırılır ve aktif hale getirilmiş olur. Primer --> Sekonder --> Tersiyer --> Kuaterner ✔ Polipeptitlerin yapısına hangi aminoasit çeşidinin hangi sırayla geleceği DNA tarafından belirlenir. Yakın akraba olan canlılarda DNA benzer olacağından proteinlerde benzer olacaktır. Proteinlerin birbirinden farklı olma sebepleri - Aminoasit sayısının farklı olması - Aminoasit sıralamasının farklı olması - Aminoasit çeşitlerinin farklı olması - Üretiminde görev alacak genetik madde bölgesinin (gen) farklı olmasıdır. ​ ✔ Proteinler yüksek ısı, yüksek basınç, pH değişikliği gibi etkenler karşısında dayanıksızdır ve yapıları bozulur. Bu olaya denatürasyon denir. Denatürasyona uğramış bir protein eski haline dönemez. NOT: Eğer çevresel etkiler çok fazla değilse, bazı proteinlerin uğradığı denatürasyon geri dönüşümlü olabilir. Buna renatürasyon adı verilir. Ancak, hayati öneme sahip çok sayıda proteinin denatürasyonu kalıcıdır. ​ Proteinlerin Canlılar için Önemi ✔ Enzim ve hormonların yapısına katılır. ✔ Bağışıklığın sağlanmasında görev alır. (antikor) ✔ Doku onarımında kullanılır. ✔ Solunum gazlarının taşınmasında görev alır ve kana kırmızı renk verir. (hemoglobin) ✔ Kanın pıhtılaşmasında görev alır. (trombojen ve fibrinojen) ✔ Kanın ozmotik basıcını ve dokular ile kan arasındaki madde alışverişini düzenler. (albümin ve globülin) ✔ Kas kasılmasında görev alır. (aktin ve miyozin) ✔ Kas yapısında oksijen depolar ve kasa kırmızı renk verir. (miyoglobin) ​ 4) VİTAMİNLER ✔ Vücut metabolizması için gerekli olan ancak insan vücudunda üretilemeyen organik maddelerdir. ✔ Dışarıdan hazır olarak alınır ya da öncül maddelerden dönüştürülürler. (esansiyel) ✔ Hidroliz edilemezler. Monomerleri yoktur. Hücre zarından doğrudan geçebilirler. ✔ Yüksek ısı, sıcaklık, metal ve hava ile temas durumlarında yapıları bozulur. ✔ Düzenleyicidirler. ✔ Enzimlerin yapısına katılarak koenzim olarak görev görürler. ✔ Suda ya da yağda çözünme durumlarına göre ikiye ayrılırlar. ​ SUDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER: ✔ B ve C vitaminleridir. ✔ Suda çözünürler. Bu nedenle fazlası depolanamaz ve idrarla dışarı atılır. ✔ Eksiklikleri hemen ortaya çıkar. YAĞDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER: ✔ A, D, E ve K vitaminleridir. ✔ Yağda çözünürler. Fazlası karaciğerde ve yağ dokuda depo edilir. ✔ Eksiklikleri geç ortaya çıkar. ​ A Vitamini: Yağda çözünen vitamindir. Bitkilerden provitamin A olarak alınır; karaciğer ve incebağırsak hücrelerinde A vitamini haline dönüştürülür. Eksikliğinde gece körlüğü (tavuk karası) hastalığı görülür. B Vitamini: Besinlerden enerji elde edilmesinde görev alan suda çözünen vitaminlerdir. Çeşitleri vardır. Eksikliğinde beriberi hastalığı, sinir sistemi bozuklukları, kansızlık, saç dökülmesi gibi rahatsızlıklar görülür. İnsan bağırsağında yaşayan mutualist bakteriler tarafından üretilebilir. C Vitamini: Enzimlerin çalışmasına yardım eden suda çözünen bir vitamindir. Eksikliğinde yaraların geç iyileşmesi, metabolizma bozukluğu ve skorbüt hastalığı gibi bozukluklar görülür. D Vitamini: Provitamin D olarak alınan ve deri hücrelerinde ultroviyole ışınların etkisi ile sentezlenen yağda çözünen vitamindir. Eksikliğinde çocuklarda raşitizm hastalığı, yetişkinlerde osteomalazi hastalığı görülür. ​ E Vitamini: Isıya karşı dayanıklı olan yağda çözünen vitamindir. Eksikliğinde üreme bozuklukları, karaciğerde bozukluk görülür. K Vitamini: İnsanda bağırsakta yaşayan mutualist bakteriler tarafından üretilebilen yağda çözünen vitamindir. Eksikliğinde kanın pıhtılaşmasında gecikme ya da pıhtılaşmama görülür. ​ NOT: A ve D vitaminleri, provitamin halinde alınır. NOT: B ve K vitaminleri, insanda mutualist yaşayan bakteriler tarafından üretilebilir. Proteinler ve Vitaminler

  • Kitap Önerileri | selinhoca

    KİTAP ÖNERİLERİ Bu videoda sizlere Limit Yayınları Biyoloji El kitabı ve TYT AYT Biyoloji Soru Bankası ile Esen Yayınları TYT AYT Biyoloji Soru Bankası kitaplarından bahsetim. Faydalı olması dileğiyle... Bu videoda sizlere kendi kitaplarımdan bahsettim. Belki de çoğu kişinin bilmediği bir 9. Sınıf Biyoloji Soru Bankası kitabım var. Bunun dışında TYT ve AYT Biuyoloji Ders Notları kitaplarımı ve TYT Biyoloji Denemeleri kitabımı sizler için anlattım. Videolarla birlikte kullanabileceğiniz gibi karekodları okutarak da soruların çözümlerine ulaşabilirsiniz. AYT Biyoloji Denemeleri kitabım da yakın zamanda sizlerle olacak. Bu video ile size Okyanus Yayınları’na ait kitaplardan bahsetmek istedim. AYT Master Biyoloji kitabı çok zor sorular çözmek isteyenler için iyi bir kaynak olacağını düşünüyorum. Diğer kitaplar ile ilgili detaylı yorumlarıma da video içeriğinden ulaşabilirsiniz.

  • Komünite Ekolojisi | selinhoca

    Komünite Ekolojisi (YENİ) Komünite Ekolojisi Diğer video izleme seçenekleri ​ Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Komünite Ekolojisi ✔ Komünite: Bir alan ya da habitat içerisinde bulunan tüm popülasyonların oluşturduğu topluluktur. ✔ İndikatör (gösterge) tür: Bir komünitedeki çevre değişikliklerinden çok çabuk etkilenin türdür. Örneğin, Alabalıklar temiz ve oksijeni bol sularda yaşar. Bir su ekosisteminde alabalıkların çok olması o bölgenin temiz ve oksijeni bol olduğunu gösterir. Denizanaları, kirli sularda yaşarlar. Bir su ekosisteminde denizanalarının çoğalması o bölgenin kirli olduğunu gösterir. ✔ Baskın (dominant) tür: Bir komünitede sayıca diğer canlılardan daha fazla yani toplam biyokütlesi en fazla olan türdür. ​ ✔ Kilit taşı tür: Komüniteyi kontrol eden türdür. Kilit taşı türün, ortamdan uzaklaştırılması komünitedeki diğer canlıları çok büyük ölçüde etkiler. Örneğin, Bir deniz yıldızı türü bir çeşit midye ile beslenmektedir. Bu komüniteden deniz yıldızının çıkartılması durumunda midyeler kontrolsüzce artar. Bunun sonucunda sayısı .çok artan midyeler mercan kayalıklarına zarar verir. ✔ İstilacı tür: Doğal yaşam alanları olmayan bir komüniteye girerek burada çoğalan türlerdir. İstila ettikleri komünitenin yapısını bozarlar. ✔ Ekoton: Komşu komüniteler arasındaki geçiş bölgeleridir. Bu bölgelerde canlı çeşidi fazla olmasına rağmen rekabet nedeni ile canlı sayısı azdır. ​ KOMÜNİTELERDE REKABET Ortamın sınırlı kaynakları için canlılarda görülen yarıştır. Tür içi ya da türler arası rekabet olarak görülebilir. ✔ Tür içi rekabet; besin, yaşam alanı ve üreme için görülürken; türler arası rekabet; besin ve yaşam alanı için görülür. Türler arası rekabet üreme amacıyla gerçekleşemez. Çünkü farklı türler arasında üreme yapılmaz. Ayrıca beslenme şekli farklı olan türler arasında besin için rekabet görülmez. ​ ✔ Paramecium aurelia ve Paramecium caudatum aynı besin ortamına bırakılırsa P. aurelia, P. caudatum’a göre rekabette daha başarılı olur. ​ Av – Avcı İlişkisi Bir canlının başka bir canlıyı beslenme amaçlı yakalamasına avlanma denir. Yenilen canlıya av, yiyen canlıya ise avcı (predatör) denir. Bir canlı hem av hem de avcı olabilir. Av bu durumdan zarar görürken, avcı yarar görmektedir. Ancak bu durum parazitlik değildir. ​ SİMBİYOTİK YAŞAM ✔ En az iki farklı türün beslenme amacı ile bir araya gelerek oluşturdukları beslenme ilişkisidir. ✔ Mutualizm (+/+): Bir arada yaşayan türlerin her ikisinin de bu ilişkiden yarar görmesi durumudur. Bu canlılar birbirinden ayrıldıklarında yaşamaya devam edebiliyorlarsa bu ilişkiye protokooperasyon (gevşek mutualizm); edemiyorlarsa sıkı mutualizm denir. Örneğin; Baklagiller ve köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakterilerin oluşturduğu nodül yapısı mutualizmdir. Bakteriler bitkiye azot sağlarken bitki de bakteriyi besler ve yaşam alanı sağlar. İnsanların bağırsağında yaşayan B ve K vitamini üreten bakteriler ile insan arasındaki ilişki mutualizmdir. İnsan bakterisayesinde sindirim, bağışıklık gibi olayları gerçekleştirir. Bakteri ise beslenir ve barınma sağlar. ​ Timsah ve kürdan kuşu arasındaki ilişki mutualizmdir. Timsah yemek yedikten sonra ağzını açar ve ağzına gelen kuş timsahın ağzının içine kalan besin artıkları ile beslenir. Timsah ise ağzını temizletmiş olur. Likenler, algler ile mantarların bir araya gelerek oluşturduğu topluluktur. Algler mantarlardan aldığı inorganik madde ile organik madde sentezlerken, mantarlar ise alglerden aldığı organik maddeyi kullanır. ✔ Kommensalizm (+/0): Bir arada yaşayan türlerden biri bu ilişkiden yarar görmesi, diğerinin ise etkilenmediği durumdur. Yani birlikteliği oluşturan canlılardan biri diğerine zarar vermeden fayda sağlar. Örneğin; Köpekbalığına tutunan küçük balıklar köpekbalığının yiyeceklerinin artıklarından faydalanması. Bu durumun köpek balığına fayda ya da zararı yoktur. Aslan ve kaplan gibi canlıların avlarının artıkları ile beslenen çakallar. Bazı bitkilerin tohumları hayvanların derisine yapışarak onunla beraber dağılır. Hayvana hiçbir fayda ya da zararı yokken, kendisinin üremesini sağlar. ​ ✔ Parazitzm (+/-): Bir arada yaşayan türlerden birinin bu iişkiden yarar, diğerinin ise zarar görmesi durumudur. Virüsler, bakteriler, bazı amipler, palzmodium ve mantarlar parazit olabilir. Ayrıca bazı bitkiler ve hayvanlar da parazit olabilmektedir. Bitki Parazitleri: Bitkiler üzerinde beslenen parazitlerdir. Kendileri de bitkidir. Yarı ve tam parazit olmak üzere iki gruba ayrılır. Yarı parazitler: Üzerinde yaşadıkları bitkinin ksilemlerine emeç yollayarak inorganik maddelerinden faydalanırlar. Klorofil pigmentine sahip olduklarından fotosentez yapabilirler. (Ökse otu) Tam parazitler: Üzerinde yaşadıkları bitkinin ksilem ve floemine emeç yollayarak hem inorganik hem de organik maddelerinden faydalanırlar. Klorofilleri olmadığından fotosentez yapamazlar. Çok fazla çoğaldıklarında bitkinin ölümüne neden olabilirler. (Canavar otu) ​ Hayvan Parazitleri: Sindirilmiş besinlerin hazır olarak bulunduğu vücut yapılarındaki besinlerle beslenirler. Ayrıca vektör olabildiklerinden hastalıkları yayarak hastalıklara yol açarlar. İç (Endo) parazit: Hayvanların içinde yaşarlar. Kan ya da bağırsak içerisinde bulunurlar. Sindirim sistemleri gelişmemiştir. Üreme sistemleri ve tutunma organları iyi gelişmiştir. (Bağırsak solucanı, tenya, karaciğer kelebeği…) Dış (Ekto) parazit: V ücudun dışına yerleşerek kan emerler. Sindirim sistemleri gelişmiştir. (Bazı eklem bacaklılar…) ​ ✔ Amensalizm (-/0): Canlılardan birinin etkilenmediği diğerinin ise zarar gördüğü birlikteliktir. Örneğin; Ceviz ağacından yayılan kimyasal maddelerin etrafındaki bitkilerin ölmesine neden olması ​ SÜKSESYON: Bir komünitede çeşitli faktörlerle baskın türün zamanla değişmesidir. Süksesyon iki şekilde gerçekleşir. ✔ Birincil (Primer) Süksesyon: Toprağın hiç oluşmadığı, canlı yaşamının bulunmadığı alanlarda görülen süksesyondur. Süksesyon sonucunda komünitede bir denge oluşur. Buna klimaks denir. Çevre şartlarında çok ciddi değişiklik olmadığı sürece klimaks devam eder. Örneğin, buzulların erimesi sonucunda toprağın olmadığı kutup bölgelerinde toprak oluşumu ile başlayan bu durum primer süksesyona örnektir. ✔ İkincil (Sekonder) Süksesyon: İnsan müdahalesi, aşırı otlatma ve yangın gibi nedenlerle toprak yapısı bozulmadan komünitenin bozulması ile görülen süksesyondur. Bu süksesyonda toprak yapısı bozulmadığından toprak oluşumu görülmeden diğer evreler aynı sıralama ile gerçekleşir. ​ Sıradaki konu: Popülasyon Ekolojisi Önceki konu: Embriyonik Gelişim

  • Mayoz Bölünme | selinhoca

    Önceki konu: Mitoz Bölüme Sıradaki konu: Eşeysiz Üreme Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 202 2 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri ​ Özel Ders versiyonu izle PDF İndir ​ PDF 202 2 Anlatımları PDF Özel Ders versiyonu MAYOZ BÖLÜNME ​ ✔ Üreme ana hücrelerinin, üreme hücreleri (gamet) üretmek amacı ile yapmış olduğu bölünmedir. ✔ Sadece 2n kromozomlu üreme ana hücrelerinde görülür. Bölünme sonucunda 4 tane n kromozomlu üreme hücreleri oluşur. Oluşan bu hücrelere gamet denir ve gametlerin hücre bölünmesi yapma yetenekleri yoktur(genellikle). ✔ Mayoz bölünmenin hücre döngüsü bir interfaz ve iki mitotik evreden oluşmuştur. Birinci mitotik evreye mayoz 1, ikinci mitotik evreye ise mayoz 2 denir. ✔ Mayoz 1 de kromozom sayısı yarıya indirilirken, Mayoz 2’de gen sayısı yarıya indirilir. Mayoz 2 kural olarak mitoz bölünmenin aynısıdır. ​ 1) İnterfaz: Hücrenin hayatsal faaliyetlerini yerine getirdiği ve bölünmeye hazırlandığı evredir. ✔ G1, S ve G2 olmak üzere üç ana evreden oluşur. G1 Evresi: Bir önceki bölünme sonucunda yeni oluşmuş hücrenin büyüyerek normal hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirdiği evredir. ATP, RNA, protein, enzim ve organel sentezi yoğun bir şekilde gerçekleşir. S Evresi: Hücre bölünme olgunluğuna eriştiğinde sinyal molekülleri sayesinde bölünme emri gelir. Bunun sonucunda hücrede replikasyon yapılır. G2 Evresi: Replikasyon kontrol edilir. ATP, RNA, protein, enzim ve organel sentezi devam eder. ✔ Sentrozomun eşlenmesi bu evrede gerçekleşir. ​ ​ 2) Mayoz I: Kromozom sayısının yarıya inmesini sağlayan, mayozun birinci mitotik evresidir. a) Profaz I: Mayoz bölünmenin en uzun süren aşamasıdır. ✔ Kromatin iplikler kısalıp kalınlaşarak kromozoma dönüşür. ✔ Sentrozomlar aralarında iğ iplikleri oluşturarak zıt kutuplara doğru hareket eder. ✔ Çekirdek zarı ve organeller erimeye başlar. ✔ Tetrat, sinapsis ve krossing-over olayları görülür. ✔ Kromozomlar homolog kromozom çiftleri halinde bir araya gelirler. Buna tetrat denir. ✔ Tetratın kardeş olmayan kromatitleri birbirlerine yaklaşarak sarılırlar. Buna sinapsis denir. Birbirlerine değme noktalarına ise kiyazma denir. ✔ Sinapsisteki kiyazma noktalarından karşılıklı parça değişimi yaparlar. Buna krossing-over denir. Krossing over, mayoz böünme sonucu ouşacak hücrelerin birbirinden farklı olma sebeplerinden biridir. ✔ Her mayoz bölünmede tetrat ve sinapsis görülürken krossing over görülmek zorunda değildir. Genlerin birbirine olan uzaklığı arttıkça krossing over ihtimali de artar. b) Metafaz I: Homolog kromozom çiftlerinin merkezde dizildiği evredir. ✔ Homolog kromozomların merkezde dizilişleri rastgele olur. Bu nedenle homolog kromozomların merkezde rastgele dizilmesi genetik çeşitliği arttırır. c) Anafaz I: Homolog kromozomların birbirinden ayrıldığı evredir. ✔ Bu olay mayoz bölünme sonunda oluşan hücrelerin hem genetik yapılarının birbirinden farklı olmasını hem de kromozom sayılarının ana hücrenin yarısı kadar olmasını sağlar. ​ d) Telofaz I: Profazın tam tersidir. Tamamlandığında çekirdek bölünmüş olur. ✔ Kromozomların kutuplara çekilmesi tamamlandıktan sonra, kromozomlar kromatin iplik halini almaya başlar. (Bazılarında kromatit halinde kalır.) ✔ İğ iplikleri kaybolmaya başlar. ✔ Çekirdek zarı ve organeller oluşmaya başlar. ✔ Telofaz tamamlandığında hücre içerisinde ana hücrenin kromozom sayısının yarısı kadar kromozom taşıyan iki çekirdek bulunur. ✔ Sitokinez ile de bu çekirdekler birbirinden ayrılır. Kromozom sayısı n'e düşmüş iki hücre oluşur. ​ 3) MAYOZ II: Kural olarak mitoz bölünmenin aynısıdır. Gen sayısının yarıya indirilmesini sağlar. Mayoz 1 sonucunda oluşan n kromozomlu iki hücre ayrı ayrı mayoz 2 aşamasına başlarlar. Mayoz 1 ile mayoz 2 arasında interfaz yapılmadan profaz 2 başlar. ​ ✔ Metafaz II’de ana hücrenin kromozom sayısının yarısı kadar kromozom merkezde yan yana dizilir. ✔ Anafaz II’de kardeş kromatit ayrılması olur. Oluşan her kromatit, yeni oluşacak hücrenin kromozomu olduğundan hücrenin kromozom sayısı sitokineze kadar iki katına çıkar. ✔ Mayoz 2 tamamlandığında genetik yapısı birbirinden farklı n kromozomlu toplam 4 gamet oluşur. Mayoz Bölünmede Gametlerin Genetik Yapısının Farklı Olma Nedenleri ✔ Krossing-over (profaz 1) ✔ Homolog kromozomların rastgele dizilmesi (metafaz 1) ✔ Homolog kromozom ayrılması (anafaz 1) ✔ Eğer ki, oluşan 4 hücre ikişer ikişer aynı genetik yapıdaysa mayoz sırasında krossing over görülmemiş demektir. ​ Mayoz Bölünmenin Genel Özellikleri ✔ Üreme ana hücrelerinde görülür. Üreme hücrelerinin oluşmasını sağlar. ✔ Sadece 2n kromozomlu hücrelerde gerçekleşir. (Homolog kromozom çiftleri sadece 2n kromozomlu hücrelerde vardır.) ✔ n kromozomlu 4 yeni hücre oluşur. ✔ Oluşan hücrelerin kromozom sayısı ana hücrenin yarısı kadardır. Bu nedenle mayoz bölünmede kromozom sayısı yarıya iner. ✔ Oluşan hücrelerin genetik yapısı hem birbirinden hem de ana hücreden farklıdır. ✔ Genetik çeşitliliğe neden olur. ✔ Evrime etkisi vardır. ✔ Sadece üreme amacı ile yapılır. ✔ Hayat boyu devam etmez. ✔ Eşeyli üreme de görev alır. ✔ Eşeyli üreyen canlılarda tür içi kromozom sayısının sabit kalmasını sağlar. Mayoz Bölünme

  • 11. SINIF YAZILI SORULARI | selinhoca

    1. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 11. SINIF 1. DÖNEM 1. YAZILI (2023 - 2024) PDF İNDİR - 11. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI PDF İNDİR - 11. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI (2023 - 2024) PDF TEST İNDİR - 11. SINIF 1. DÖNEM 2. YAZILI 2. DÖNEM YAZILI SORULARI PDF İNDİR - 11. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI PDF TEST İNDİR - 11. SINIF 2. DÖNEM 2. YAZILI PDF İNDİR - 11. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI (1. SENARYO) (2023 - 2024) PDF İNDİR - 11. SINIF 2. DÖNEM 1. YAZILI(2. SENARYO) (2023 - 2024)

  • Damar | selinhoca

    Damarlar Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF 2022 Anlatımları PDF Tablet versiyonu PDF Özel Ders versiyonu DAMARLAR ​ ✔ Dolaşım Sisteminde görev alan damarlar şunlardır; a) Atardamar ✔ Kanı kalpten alarak vücuda dağıtan damarlardır. ✔ Yapılarında dıştan içe doğru; Bağ doku Düz kas Tek katlı yassı epitel bulunur. ✔ Bağ doku içerisinde çok fazla lif yer alır. Ayrıca düz kas tabakası içinde elastik lifler vardır. Bu lifler damarın basınca karşı dayanıklı olmasını sağlar. ✔ Kan basıncı ve kan akış hızı en fazla olan damardır. ✔ Temiz kan taşırlar. (Akciğer atardamarı hariç) ✔ İç yüzeyi pürüzsüzdür. Kapakçık bulunmaz. ​ b) Kılcal Damar ✔ Atardamarlarla toplardamarlar arasında yer alırlar. ✔ Tek katlı epitel tabakasından oluşmuşlardır. ✔ Çapları en küçük olan (en ince) damarlardır. ✔ Kan akış hızının en düşük olduğu damardır. ✔ Doku hücreleri ile kan arasında madde alışverişini sağlarlar. (starling hipotezi) ✔ Kapakçık bulunmaz. ✔ Kan basıncı toplardamarlardan fazla, atardamarlardan azdır. ​ 3) Toplardamar ✔ Vücuttan toplanana kanı kalbin sağ kulakçığına getiren damardır. ✔ Kirli kan taşırlar. (Akciğer toplardamarı hariç) ✔ Çapları en büyük (en kalın) olan damarlardır. ✔ Dıştan içe doğru üç tabakadan meydana gelmiştir. Bağ doku Düz kas Tek katlı yassı epitel tabakasından oluşmuştur. ✔ Atardamarlardan farklı olarak bağ dokudaki lif sayısı azdır. Ayrıca düz kas tabakası daha ince olup elastik lif bulundurmaz. Çünkü, kan basıncı az olduğundan gerilime karşı çok fazla dayanıklı olmasına gerek yoktur. ✔ Vücudun alt tarafında bulunan toplardamarlarda kanın geriye doğru akmasını engelleyen kapakçıklar vardır. ✔ Kan akışı kılcal damarlardan fazla atardamarlardan azdır. ✔ Kan basıncının en az olduğu damarlardır. ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ Damarlarda Kanın Hareket Ettirilmesini Sağlayan Durumlar Atardamarlarda Kanın Hareketi ✔ Karıncıkların kasılmasıyla oluşan basınç ✔ Atardamardaki düz kaslar ✔ Arkadan gelen kanın öncekini itmesi ✔ Yerçekimi ​ Toplardamarlarda Kanın Hareketi ✔ Kulakçıkların gevşemesiyle oluşan emme kuvveti ✔ Toplardamarların etrafını saran iskelet kaslarının kasılması ✔ Toplardamar içindeki kapakçıklar ✔ Soluk alma ile akciğer içindeki basıncın düşmesi ✔ Üst bölgelerdeki toplardamarlarda için yerçekimi Nabız: Kalbin kulakçık ve karıncıktaki kasılma ve gevşemelerine paralel olarak atardamarlarda meydana gelen ritmik kasılma ve gevşemelerdir. Nabız sayısı kalp atış sayısına eşittir. Tansiyon (Kan basıncı): Kalpten atardamarlara pompalanan kanın damarlara yaptığı basınçtır. ✔ Karıncıkların kasılmasıyla kan pompalandığından atardamarlardaki kan basıncı artar. Buna sistol basıncı ya da büyük tansiyon denir. ✔ Karıncıkların gevşemesi sırasında ise atardamarlardaki basınç düşer. Buna diastol basıncı ya da küçük tansiyon denir. ​ STARLİNG HİPOTEZİ ✔Kılcal kan damarlarındaki madde alışverişini açıklayan hipotezdir. ✔ Atardamarlar ve toplardamarlar yapıları nedeni ile madde alışverişine izin vermezler. ✔ Kılcal damarlar ise sadece tek katlı epitelden oluştuklarından madde alışverişine izin verirler. ✔ Madde alışverişi kan ile kana benzeyen doku sıvısı arasında olur. Bu madde alışverişi kılcal damarlardaki ozmotik basınç ile kan basıncı arasındaki farkla sağlanır. ✔ Kan içinde bulunan proteinlerden dolayı kılcal damarın ozmotik basıncı doku sıvısından yüksektir. Bu proteinler damar dışına çıkamadığından ozmotik basınç kılcal damar boyunca hiç değişmez. ✔ Kan basıncı ise atardamardan toplardamara doğru azalır. ✔ Kan basıncının herhangi bir nedenle artması sonucunda kılcal damardan doku sıvısına madde geçişi artar. Bu olay ödeme yol açar. Ödemin nedenleri ✔ Kan basıncının artması ✔ Kanın ozmotik basıncının düşmesi ✔ Doku sıvısının ozmotik basıncının artması ✔ Doku sıvısının mineral miktarının artması ✔ Lenf kılcallarının tıkanması ✔ Organlara mekanik darbelerin gelmesi ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ ​ KAN DOLAŞIMI ​ İnsanda kan dolaşımı küçük ve büyük kan dolaşımı olmak üzere ikiye ayrılır. ​ Küçük Kan Dolaşımı İbn Nefs tarafından keşfedilmiştir. ✔ Kalp ve akciğerler arasında yapılır. ✔ Amacı kanın temizlenmesini sağlamaktır. ​ Büyük Kan Dolaşımı ✔ Kalp ile vücut arasında olur. ✔ Amacı, besin maddelerini ve oksijeni hücrelere, atık maddeleri boşaltım organlarına taşımaktır. ✔ Her organa bir atar bir de toplardamar girişi vardır. (karaciğer hariç) ✔ Aort kalpten çıktıktan sonra dallanarak çeşitli atardamarlar halinde organlara giriş yapar. Bu sırada kılcal damar haline gelmediğinden içeriği değişmez. (Böbrek atardamarı, karaciğer atardamarı…) ;Organ içerisinde kılcal damar haline gelen damarlarda madde alışverişi gerçekleşir ve atık maddeler toplardamarda birleştirilerek kalbe geri dönüş yapar. ✔ Sindirim organlarından çıkış yapan toplardamar ise kalbe dönüş yapmadan önce karaciğere uğrar.(kapı toplar damarı) Karaciğerden karaciğer toplardamarı halinde ayrıldıktan sonra kalbe giriş yapar. ✔Kalbe gelen bir madde vücuda dağılmadan önce akciğere uğramak zorundadır. (Küçük kan dolaşımı) Örneğin; Böbrekte üretilen bir maddenin karaciğere gelme süreci düşünülürse izleyeceği yol; Böbrek --> Kalp --> Akciğer --> Kalp --> Karaciğer Örneğin; Pankreasta üretilen insülin hormonunun karaciğere gelme süreci düşünülürse izleyeceği yol; Pankreas --> Karaciğer (Kalp ve akciğere uğramaz çünkü, pankreas sindirim organıdır ve karaciğer ile arasında bağlantı vardır.) ​ Sıradaki konu: Kan - Lenf Dolaşımı Önceki konu: Kalp

bottom of page