top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 100 sonuç bulundu

  • Biyoloji Konu Anlatımları | Selin Hoca

    Biyoloji konu anlatımları, YKS konuları, TYT konuları, AYT konuları.. Konu Anlatımları Sınıf düzeyindeki tüm Biyoloji konu anlatımlarına ait video derslere ve ders notlarına (PDF) aşağıdaki seçeneklerden istediğinize tıklayarak ulaşabilirsiniz. Konular 9. Sınıf 10. Sınıf 11. Sınıf 12. Sınıf Videolar TYT Konuları (2022) Rehberlik AYT Konuları (2022) BİYOKAMP TYT TYT Konuları (Özel Ders) BİYOKAMP AYT AYT Konuları (Özel Ders) Hızlı Tekrar

  • Monohibrit ve Dihibrit Çaprazlama | selinhoca

    Önceki konu: Gamet Bulma, Genotip ve Fenotip Sıradaki konu: Kontrol Çaprazlaması, Çok Allellik, Eş Baskınlık MONOHİBRİT ÇAPRAZLAMA Bir karakter bakımından heterozigot olan bireylere monohibrit denir. İki monohibrit bireyin çaprazlanmasına ise monohibrit çaprazlama denir. DİHİBRİT ÇAPRAZLAMA İki karakter bakımından heterozigot olan bireylere dihibrit denir. İki dihibrit bireyin çaprazlanmasına dihibrit çaprazlama denir. 1) Homozigot sarı tohumlu bezelyeler ile homozigot yeşil tohumlu bezelyelerin çaprazlanması sonucunda elde edilen F1 ve F2 döllerinin genotip ve fenotiplerini yazınız. (Sarı tohumlu bezelye geni yeşil tohumlu bezelye genine baskındır.) Punnet Karesi 2) Homozigot sarı ve düzgün tohumlu bezelyeler ile homozigot yeşil ve buruşuk tohumlu bezelyelerin çaprazlanması sonucunda elde edilen f1 ve f2 dölünün fenotip ve genotiplerini yazınız . (Sarı tohum geni yeşil tohum genine; düzgün tohum geni buruşuk tohum genine baskındır.) Punnet Karesi Sorular 3) Aşağıdaki çaprazlamalardan hangisinin fenotip ayrışım oranı 3:1’dir? A) Aa x Aa B) Aa x aa C) aa x aa D) AA x AA E) AA x Aa 4) Heterozigot mor çiçekli iki bezelyenin çaprazlanması sonucunda oluşan bezelyelerin bazılarının beyaz çiçekli olduğu görülmüştür. Buna göre; I. Mor çiçek geni beyaz çiçek genine baskındır. II. Oluşan bezelyelerin ¼ ’ü beyaz çiçeklidir. III. Beyaz çiçekli bezelyelerin oluşma olasılığı ¼ ’tür. verilenlerden hangisi her zaman doğrudur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III 5) Bir canlı türünde A ve B genleri homozigot baskın olarak bir araya geldiklerinde canlının ölümüne sebep olmaktadır. Bu canlıdan AaBb genotipli iki birey çaprazlanırsa sağlıklı bireylerin fenotip ayrışım oranı aşağıdakilerden hangisidir? (A ve B baskın genlerdir.) A) 3:1 B) 1:2:1 C) 9:3:3:1 D) 8:3:3:1 E) 9:3:3 6) Aşağıdakilerden hangisi dihibrit çaprazlama örneğidir? A) Aa x Aa B) AaBb x CcDd C) Aa x Bb D) AaBb x AaBb E) AaBbCc x AaBbCc PDF İNDİR TABLET ANLATIMI İZLE ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE

  • Omurilik - ÇSS - Hastalıklar | selinhoca

    PDF İNDİR TABLET ANLATIMI İZLE 2 ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE 2 TABLET ANLATIMI İZLE ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE PDF İNDİR 2 OMURİLİK ✔ Omurga içerisinde beyinden aşağı doğru uzanan merkezi sinir sistemi bölümüdür. ✔ Beyne giriş yapan sinirlerin çapraz yaptığı yerdir. ✔ Omuriliğin yapısında beyinde olduğu gibi beyin zarları ve BOS bulunur. ✔Dış kısmı ak, iç kısmı boz maddeden oluşmuştur. ✔Boz maddeden iki çift sinir çıkar. Bu sinirlerden dorsalde (sırt) olanlar duyu nöronu, ventralde (ön) olanlar motor nöronudur. İç tarafında ise ara nöronlar bulunur. Görevleri ✔Dış ortamdan gelen uyarıların oluşturduğu impulsları beyne iletir. Beyinden gelen uyarıları ise çevresel sinir sitemine (ÇSS) ileterek tepki organlarının cevap vermesini sağlar. (Beyin ile MSS arasındaki iletişimi sağlar.) ✔Refleksleri yönetir. ✔Alışkanlık haline gelmiş davranışları kontrol eder. ✔ Alışkanlık davranışları alışkanlık haline gelmeden önce beynin kontrolündedir. Davranışlar alışkanlık haline geldiğinde omurilik tarafından kontrol edilir. Alışkanlık hareketi devam ederken bir hata olursa beyin devreye girer. Hata düzeltildikten sonra yeniden omurilik tarafından yönetilir. Refleks ✔ Vücudun bilinç dışı ve anlık olarak verdiği tepkilerdir. ✔ İki çeşittir. Kalıtsal Refleks: Doğuştan gelir. Öğrenilerek gerçekleştirilen olaylar değildir. Bebeklerin parmaklarını emmesi Göze bir cisim geldiğinde göz kapağının kapatılması Diz kapağına vurulunca dizin hareket etmesi… Kazanılmış Refleks: Öğrenilme sonucunda alışkanlık haline gelmiş olaylardır. Müzik aleti çalmak Dans etmek Örgü örmek… Refleks Yayı ✔ Bir refleksin oluşumunda impulsun izlediği yola refleks yayı denir. Bir refleks yayında; 1) Reseptör uyarılır. Duyu nöronunda impuls oluşur. 2) Duyu nöronu impulsu omuriliğe taşır. 3) İmpuls omurilik içindeki ara nörona taşınır. 4) İmpuls, ara nörondan motor nörona iletilir. 5) Motor nöron, impulsu cevabı gerçekleştirecek tepki organına iletir. Böylece refleks yayı tamamlanmış olur. ✔ Refleks yayı ikili ve üçlü olmak üzere iki şekilde olabilir. ✔ İkili refleks yayında ara nöron yoktur. Sadece motor ve duyu nöronu vardır. Bu durum daha hayati olaylarda görülür. Örneğin, düşmek üzere olan birinin kendini korumaya çalışması sırasında ikili refleks görev alır. ✔ Üçlü refleks yayında ise duyu, motor ve ara nöron bulunur. ✔ Sıcaklık ya da acının hissedilmesi normalde beynin görevidir. Omurilik sadece buna anlık cevap verilmesi gerektiğinde refleksi gerçekleştirir. Bilerek sıcağa yaklaştığımızda kontrol beyindedir. Bu bir refleks değildir. (Omurilik de beynin kontrolündedir.) ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ ✔ Çevresel sinir sistemi (ÇSS), merkezi sinir sistemine (MSS) bilgi ileten ve ÇSS den aldığı bilgiyi efektör organlara ileten sinir sistemi bölümüdür. ✔ MSS dışındaki, vücuda dağılmış olan sinir hücrelerinden oluşmuştur. Duyu ve motor nöronların tamamı ÇSS’yi oluşturur. ✔ Omurilikten çıkan sinirler (omurilik sinirleri) 31 çifttir. Bu sinirler omurlar arası boşluklardan dışarı dallanır. Tüm vücuda dağılır. Bunlardan en uzunu bacaklara giden siyatik siniridir. ✔ Beyinden çıkan sinirler (beyin sinirleri) 12 çifttir. Bu sinirler baştaki ve gövdenin üst kısmındaki organlara dağılır. Kafa sinirlerinin 10.suna vagus siniri denir. Vagus, karın ve göğüs boşluğundaki organlara giderek bu organların çalışmasını düzenler. Duyu Bölümü: ÇSS’nin, duyu nöronlarından oluşan kısmıdır. Motor Bölümü: ÇSS’nin motor nöronlarından oluşan kısmıdır. Somatik ve otonom olmak üzere iki kısımda incelenir. Somatik Sinir Sistemi ✔ Bilinçli olarak yapılan hareketleri kontrol eden ÇSS’dir. ✔ İskelet kaslarına uyarı taşır. ✔ Somatik sinirlerin hücre gövdeleri beyin ve omurilikte bulunurken, aksonları ise iskelet kaslarına ulaşır. ✔ Aksonları miyelinlidir. İmpuls iletimi oldukça hızlıdır. Otonom Sinir Sistemi ✔ İstemsiz olarak gerçekleştirilen olayları kontrol eden ÇSS’dir. ✔ Düz kaslara, kalp kasına, bezlere, iç organlarına ve kan damarlarına uyarı taşır. ✔ Beyin zarar görse bile otonom sinir sistemi çalışıyorsa insan yaşamı devam eder. Bu durumda bilinçli davranışlar yapılamaz. Bu olaya bitkisel hayat denir. ✔ Otonom sinir sistemi iki bölümde incelenir. Bunlar sempatik ve parasempatik sinir sistemidir. ✔ Organlar genellikle her iki otonom sinir sistemine de bağlı olarak çalışır. Birine bağlı olarak da çalışanlar vardır. ✔ Bu sinirlerin organlardaki etkileri zıttır. (antagonist) ✔ Salgıladıkları nörotransmitter maddelerde farklıdır. MS (MULTİPLE SKLEROZ) ✔ Sebep: MSS nöronlarının miyelin kılıflarına bağışıklık hücrelerinin saldırması sonucunda uyarı iletiminin bozulmasıdır. ✔ Sonuç: Net bir belirtisi yoktur. Hastalık bozulan miyeline sahip olan nöronun görevine göre belirti verir. ✔ Tedavi: Kortizonlu ilaçlar ve hastanın geçirdiği atağa göre tedavi gerçekleştirilir. ALZHEİMER ✔ Sebep: Genetik, beyinde protein birikimi, beyin hücrelerinin ölmesi… gibi sebepler nedeni ile beyin hücrelerin aktivitesini yerine getirememesidir. Yaş ilerledikçe ortaya çıkma ihtimali artmaktadır. Ancak tam olarak sebebi bulunamamıştır. ✔ Sonuç: Zihinsel ve sosyal yetenekler kaybolur. ✔ Tedavi: Tedavisi hala araştırılmaktadır. Ancak ilaçlar ile yavaşlatılmaya çalışılmaktadır. PARKİNSON ✔ Sebep: Beyinde dopamin eksikliği ile ortaya çıkan hareketi düzenleyen beyin bölümünde meydana gelen bozukluktur. Beyin iltihabı, bazı ilaçlar ya da travma geçirmenin sebep olabileceği düşünülse de tam olarak sebebi bilinememektedir. ✔ Sonuç: Hastada kontrol edilemeyen titremeler görülür. ✔ Tedavi: Kronik bir hastalıktır. Başlangıç aşamasında ilaç ile tedavi edilebiliyor. EPİLEPSİ (SARA) ✔ Sebep: Çeşitli nedenlerle bir grup beyin hücresinde meydana gelen anormal elektrik yayılması sonucu bilinç kaybına neden olan beyin bozukluğudur. ✔ Sonuç: Hastada impuls iletiminin yavaşlamasına bağlı olarak nöbet görülür. ✔ Tedavi: İlaç… DEPRESYON ✔ Sebep: Beyin bozukluğudur. Duygu, düşünce ve vücudu etkileyebilir. ✔ Sonuç: Depresyonun boyutuna göre değişiklik gösterir. Hastalarda yemek yeme bozukluğu, uyku bozukluğu görülebileceği gibi intihar eğilimi de görülebilir. ✔ Tedavi: İlaç ve psikolojik tedavi. ÇOCUK FELCİ ✔ Sebep: Omurilikteki kasların çalışmasını sağlayan nöronun Polio virüs tarafından enfekte olmasıdır. Hastaların dışkısı ile bulaşır. ✔ Sonuç: Felç. ✔ Tedavi: Tedavisi yoktur. Aşılama ile korunulabilir. Sıradaki konu: Endokrin Sistem - Hipotalamus - Hipofiz Önceki konu: Beyin

  • Tiroit Paratiroit Böbrek Üstü Bez | selinhoca

    PDF İNDİR TABLET ANLATIMI İZLE ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE TİROİT BEZİ ✔ Gırtlağın hemen altında, soluk borusunun sağında ve solunda bulunan iki parçadan oluşmuş bir bezdir. ✔ Tiroksin ve kalsitonin olmak üzere iki farklı hormon salgılar. Tiroksin Hormonu ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Aminoasit yapılıdır. Yapısında iyot minerali bulunur. ✔ Salgılanması TSH tarafından negatif feed-back mekanizması ile kontrol edilir. ✔ Vücudun enerji üretimi ile ilgili metabolizmasının düzenlenmesini sağlar. Yani hücrelerin kullanacağı oksijen miktarını ayarlar. ✔ Bireyin büyümesinde ve organların farklılaşmasında görev alır. ✔ Az salgılanması: İyot eksikliğine bağlı olarak tiroksin hormonunun üretiminde azalma ya da üretilemem görülür. Bu durumda TSH tarafından tiroksin salgılaması için sürekli uyarılan tiroit bezi şişerek büyüme yapar. Guatr hastalığı (Basit) oluşur. Yorgunluk, Halsizlik, Uyuşukluk, Kas güçsüzlüğü ✔ Basit guatr ilerlemesi: Tiroksin hormonunun yetişkinlerde az salgılanması sonucunda Miksodema (Hipotirioidi) hastalığı görülür. Metabolizma yavaşlar, iştahsızlık, yorgunluk, şişmanlama, saç dökülmesi… ✔ Fazla salgılanması: Tiroit bezinin kalıtsal, çevresel ya da kanser gibi nedenlerle aşırı çalışması İç guatr (Zehirli guatr = Graves = Hipertiroidizm) hastalığına neden olur. Bu durumda tiroit bezi normal ya da aşırı büyümüş olabilir. Metabolizma hızlanır, kilo kaybı görülür, terleme artar, göz küreleri dışarı fırlar, sinirlilik görülür… ✔ Çocukluk döneminde tiroksin hormonunun az salgılanması: Kretenizm Büyüme yetersizliği, zeka geriliği… Kalsitonin ✔ Hedef Organ: Kemik ve böbrek ✔ Kandaki kalsiyum miktarını ayarlar. ✔ Kanda kalsiyum miktarı arttığında salgılanmaya başlar ve kandaki kalsiyumun fazlasının kemiklere geçmesini ve depolanmasını sağlar. ✔ Böbreklere de etki ederek kalsiyumun geri emilimini azaltır. PARATİROİT BEZİ ✔ Tiroit bezinin arkasında bulunan mercimek büyüklüğünde olan dört tane bezdir. ✔ Parathormon salgılar. Parathormon ✔ Hedef Organ: Kemik, böbrek ve bağırsak ✔ Kan ile diğer dokular arasındaki kalsiyum-fosfor dengesinin korunmasını sağlar. ✔ Kanda kalsiyum miktarı normal değerin altına düştüğünde salgılanır. ✔ Kemikten kana kalsiyum minerali geçişini sağlar. ✔ Bağırsak ve böbreklerden kalsiyum emilimini artırır. ✔ Böbreklerden fosforun atılmasını hızlandırır ve kandaki fosfor miktarını azaltır. ✔ Parathormon ile kalsitonin hormonu zıt etki eder. (antagonist) ✔ Az salgılanırsa: Kandaki kalsiyum seviyesi normal değerinin altına düşer. Az salgılandığı için değerleri optimum hale getirecek olan kalsiyum dokulardan kana çekilemez. Bu durum kemik ve kaslarda kalsiyum birikimini artırır. Kaslarda ağrılı titremeler oluşur. Bu hastalığa tetani denir. ✔ Fazla salgılanırsa: Kandaki kalsiyum miktarı oldukça artarken; kemik ve kaslarda kalsiyum birikimi azalır. Böbrekler tarafından fazlasıyla geri emilen kalsiyum, böbrek taşı oluşumuna neden olur. Kaslarda kalsiyumun azalması kaslarda zayıflamaya neden olur. BÖBREK ÜSTÜ BEZ (ADRENAL BEZ) ✔ Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. ✔ Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı yoktur. ✔ Adrenal bezler öz (medulla) ve kabuk (korteks) bölgesi olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Korteks Bölgesi ✔ Hormon salgısı ACTH tarafından kontrol edilir. Kortizol Hormonu (Glikokortikoid) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması üzerine etkilidir. ✔ Kandaki glikoz oranı düştüğünde vücuttaki yağ ve proteinlerin glikoza dönüşmesini sağlayarak kan şekerini artırır. ✔ Karaciğerdeki glikojen deposunu artırır. ✔ Glikozun oksidasyonunu önler. (glikozun oksijenli solunumu) Bunun yerine protein ve yağların oksidasyonunu sağlar. Protein oksidasyonu sonucunda idrardaki üre miktarı artar. ✔ Az salgılanması: Diğer organik moleküllerden glikoz üretimi yapılamadığından kan şekeri düşer. ✔ Glikokortikoidlerin aşırı miktarda ilaç olarak kullanılması: Glikokortikoidler, bağışıklık hücrelerini baskılayan hormonlardır. Uzun süreli kullanımı bağışıklık hücrelerinin uzun süreli baskılanmasına neden olacağından vücudu enfeksiyonlara açık hale getirir. Aldosteron (Mineralokortikoid) ✔ Hedef organ: Böbrek ✔ Böbreklerden sodyum ve klor emilimini artırırken potasyumun emilimini azaltır. ✔ Kanda, hücre içi ve hücre dışı sıvılardaki iyon derişimini düzenler. ✔ Az salgılanırsa: Böbreklerden sodyum ve klorun emilimi azalır, potasyum emilimi ise artar. Bu durumda vücuttaki sodyum ve klor miktarı azalırken, potasyum miktarı artar. Genel olarak mineral miktarı azaldığından kan basıncı azalır. Mineral kaybına bağlı olarak kaslarda yorgunluk, vücutta dirençsizlik ve yorgunluk ortaya çıkar. Derideki pigmentleşme artar ve renk koyulaşır. Addison hastalığı ortaya çıkar. Eşey Hormonları: ✔ Hedef Organ: Dişi --> Yumurtalık, Erkek --> Testis ✔ Östrojen, Testosteron (androjen) ve progesteron salgılar. Öz Bölgesi ✔ Embriyonik dönemde sinir dokusundan gelişir bu nedenle sinir sisteminin uzantısı şeklindedir ve sempatik sinir sistemi ile birlikte çalışır. ✔ Aminoasit yapılı hormonlar salgılar. Adrenalin Hormonu (Epinefrin) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Heyecan, korku ve sinirlenme gibi durumların salgılanır. ✔ Sindirim ile ilgili olayları azaltır, diğer olayları artırır. ✔ Kan şekerini artırır. ✔ Bazı damarları genişletip bazı damarları daraltarak kanın beyin, kalp gibi organlara ve iskelet kaslarına yöneltir. ✔ Derideki kan damarlarının daralmasına neden olur. Bu nedenle deriye giden kan miktarı azalır. Korkan insanın renginin sararmasının nedeni budur. Noradrenalin Hormonu (Norepinefrin) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Görevleri adrenaline benzer.. ✔ Akson uçlarından salgılanan nörotransmitter madde olarak da görev alır. Sıradaki konu: Pankreas, Eşeysel Bezler Önceki konu: Endokrin Sistem - Hipotalamus ve Hipofiz Bezi

  • YKS (TYT AYT) | selinhoca

    TYT 2026 KAMPI FULL NET KAMPI

  • Fotosentez | selinhoca

    İnorganik maddelerden ışık enerjisi ve klorofil pigmenti yardımı ile organik madde üretimine fotosentez denir. PDF İNDİR PDF İNDİR FOTOSENTEZE GİRİŞ ✔ İnorganik maddelerden ışık enerjisi ve klorofil pigmenti yardımı ile organik madde üretimine fotosentez denir. ✔ Fotosentez yaparak beslenen canlılara fotoototrof denir. FARKLI FOTOSENTEZ MEKANİZMALARI ✔ Fotoototrof canlılarda, fotosentezde kullanılan hidrojen kaynakları farklı olabilir. bu durum canlılarda farklı fotosentez mekanizmalarının görülmesine neden olmuştur. Hidrojen kaynağı olarak H2O kullanan canlılar ✔ Bitkiler, algler ve siyanobakteriler (mavi-yeşil alg) tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak su kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak oksijen oluşturarak atmosferin oksijen miktarını artırırlar. Hidrojen kaynağı olarak: H2O Karbon kaynağı olarak: CO2 Oksijen kaynağı olarak: H2O 6CO2 + 12H2O --> C6H12O6 + 6O2 + 6H2O Hidrojen kaynağı olarak H2S kullanan canlılar ✔ Sülfür bakterileri tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen sülfür kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak kükürt oluştururlar. ✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2S Karbon kaynağı olarak: CO2 6CO2 + 12H2S --> C6H12O6 + 12S + 6H2O Hidrojen kaynağı olarak H2 kullanan canlılar ✔ Hidrojen bakterileri tarafından gerçekleştirilir. ✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen gazı kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün oluşturmazlar. ✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2 Karbon kaynağı olarak: CO2 6 CO2 + 12 H2 --> C6H12O6 + 6 H2O ✔ Robert Hill, fotosentezin reaksiyonları ile ilgili deneyler yaparak fotosentezin ışık reaksiyonları sonucu açığa çıkan oksijen gazının kaynağının CO2 değil, H2O olduğunu ortaya çıkarmıştır. Buna Hill Reaksiyonu denir. 6CO2 + 6H2O --> C6H12O6 + 6O2 Tüm Fotoototroflarda Görülen Durumlar ✔ Karbon kaynağı olarak CO2 kullanırlar. ✔ Klorofil ve ışık kullanırlar. ✔ Organik madde ve su oluştururlar. ✔ Hidrojen kaynağı kullanırlar. (Hidrojen kaynağı değişiklik gösterir.) ✔ Ökaryot hücrelerde klorofil pigmenti kloroplast organeli içinde yer alır. Bu nedenle kloroplast fotosentezden sorumludur. ✔ Prokaryot hücrelerde klorofil pigmenti hücre zarına bağlı olacak şekilde sitoplazmada bulunur. Hücre zarı ve sitoplazma beraberce kloroplast gibi görev yapar. Hücre zarı kloroplast içindeki tilakoit zar sisteminin görevini üstlenirken sitoplazma stromanın görevini üstlenmiştir. KLOROPLAST ✔ Klorofil pigmenti taşıyan yeşil plastiddir. ✔ Fotosentezin gerçekleşmesini sağlar. ✔ Dış ve iç olmak üzere iki katlıdır. İç zarı düzdür. ✔ İçi stroma ile doludur. Bu sıvı içerisinde DNA, RNA, ribozom, enzim de dahil olacak şekilde birçok organik ve inorganik madde bulunur. ✔ İçinde üçüncü bir zar sistemi bulunur. Buna tilakoit zar sistemi denir. Klorofiller granumların tilakoit zarına tutunmuş bir şekilde bulunur. Granumlar tilakoit ara lameller ile birbirine bağlanarak granaları oluşturur. ✔ Kendini eşleyebilir ve protein sentezi yapabilir. Işık ✔ Doğada çok farklı ışık türü vardır. Işık, dalga boylarına göre sıralanmıştır. Bu şekilde elektromanyetik spekturum oluşur. ✔ Elektromanyetik spektrumun 380nm ile 750nm arasındaki ışık fotosentez yapmaya uygundur. Bu ışığa görünür ışık denir. ✔ Görünür ışık (beyaz ışık) prizmadan geçirildiğinde ışık, dalga boylarına göre renklerine ayrılır. ✔ Işık cisimle karşılaştığında; Cismin içinden geçebilir. Yansıtabilir. Soğurabilir. Bunun nasıl olacağı cismin kimyasal özelliği ile ilgilidir. ✔ Görünür ışığı soğurabilen cisimlere pigment denir. ✔ Pigmentin soğurduğu ışık, fotosentezin gerçekleştirilmesine olanak tanır. Klorofil ✔ Fotosentezde görev alan birçok pigment vardır. En temel fotosentez pigmenti klorofildir. ✔ Klorofil pigmenti kırmızı ve mor ışığı soğururken yeşili yansıtır. Yeşili yansıttığından klorofil yeşildir. ✔ Klorofilin yapısında Mg, N, C, O, H atomları bulunur. Fe ise yapısına katılmaz. Ancak, üretimini sağlayan enzimin çalışması için gereklidir. Fotosenteze Yardımcı Pigmentler ✔ Klorofilin soğurabildiği dalga boylu ışıklardan daha farklı dalga boyundaki ışıkları soğururlar. Böylece farklı dalga boylarında da verimli fotosentez gerçekleşmesi sağlanır. ✔ Zararlı ışıklardan klorofili korurlar. Engelmann Deneyi Engelmann beyaz ışığı bir prizmadan geçirerek ışığın renklere ayrılmasını sağlamıştır. Renklere ayrılan ışığı ipliksi yeşil alg üzerine düşürmüştür. Yeşil algin etrafına oksijenli solunum yapan bakteri türü yerleştirmiştir. Bakterilerin kırmızı, mavi ve mor ışık etrafında daha çok; yeşil ışık etrafında ise daha az ürediği görülmüştür. Fotosentez Reaksiyonları ✔ Fotosentez ışık varlığında gerçekleşen bir reaksiyondur. ✔ Birbiri ile bağlantılı iki reaksiyondan oluşur, bunlar; ışığa bağlı ve ışıktan bağımsız reaksiyonlardır. Işığa Bağımlı Reaksiyonlar ✔ Işık gereklidir. ✔ Klorofil görev alır. ✔ Kloroplastın granasında (granumunda) gerçekleşir. (Tilakoit zar sistemi) ✔ Enzimler görev alır ancak enzim miktarı ışıktan bağımsız evreye göre oldukça az olduğundan sıcaklık değişimlerinde çok fazla etkilenmezler. Daha çok ışık etkisinde gerçekleşen reaksiyonlardır. ✔ Fotosistemler ve ETS görev alır. ✔ Su kullanılır. Su ışık yardımı ile oksijen, hidrojen ve elektrona parçalanır. (Fotoliz) Oksijen gaz olarak atmosfere verilir. Hidrojen ve elektron ETS etkisi ile NADP molekülüne aktarılır ve NADPH2 oluşturulur. Bu sırada fotofosforilasyon ile ATP üretimi yapılır ✔ Reaksiyon sonucunda O2 , ATP, NADPH2 üretilir. Üretilen oksijen atmosfere verilirken ATP ve NADPH2 organik madde üretiminin gerçekleşebilmesi için ışıktan bağımsız evreye gönderilir. Işığa bağımlı reaksiyonlarda 12 H2O 6 O2 12 NADP 12 NADPH2 18 ADP 18 ATP Kullanılır Üretilir Kemiozmozis: Tilakoit zarın her iki tarafındaki (tilakoit boşluk- stroma) hidrojen konsantrasyonuna bağlı olarak ATP üretim mekanizmasıdır. Işıktan bağımsız reaksiyon (Calvin Döngüsü) ✔ Işık gerekli değildir. Ancak gerçekleşmesi için ışığa bağımlı reaksiyona ihtiyacı olduğundan aydınlık ortamda gerçekleşir. ✔ Kloroplastın stromasında gerçekleşir. ✔ Enzimler görev alır bu nedenle sıcaklık değişimlerinden çok etkilenir. ✔ CO2, NADPH2 ve ATP kullanılır. ✔ CO2 özümlemesi ve indirgemesi olur. ✔ NADPH2 elektronlarını bırakıp NADP haline gelir (yükseltgenir). ✔ ATP de ADP haline gelir. ✔ NADP ve ADP ışıklı evre geri gönderilir. ✔ Organik madde ve H2O üretilir. ✔ Fotosentezde asıl kazanç PGAL (Organik madde)’dir. ✔ Geri dönüşüm reaksiyonları ile PGAL den aminoasit, yağ asidi, vitamin, glikoz gibi organik maddeler üretilir. Üretilen maddeler canlının türüne göre değişiklik gösterir. Üretilen glikozun bir kısmı solunumla harcanır. Bir kısmı ise maltoz, sükroz, nişasta ve selüloz sentezinde kullanılır. Işıktan bağımsız reaksiyonlarda 6 CO2 12 NADPH2 18 ATP harcanır Organik madde 12 NADP 18 ADP 6 H2O üretilir. FOTOSENTEZ HIZINA ETKİ EDEN GENETİK ETMENLER 1) Kloroplast ve Klorofil Sayısı: Kloroplast ve klorofil fotosentezi gerçekleştiren yapılardır. Bu yapıların fazla olması daha fazla fotosentez yapılmasını sağlar. 2) Yaprak Sayısı ve Genişliği: Bir bitkinin temel fotosentez organı yapraklarıdır. Yaprak sayısının fazla olması daha fazla fotosentez yapılması anlamına gelir. Yaprak genişliğinin artması, yaprağın ışıkla temas yüzeyini artırır. Bu durum fotosentezin artmasına neden olur. 3) Stoma Sayısı: Bitkideki gaz alışverişinin yapılmasını sağlayan yapılardan en önemlisi stomadır. Stoma sayısının fazla olması O2 ve CO2 alışverişini artıracağından fotosentezi artırır. 4) Enzim Miktarı: Fotosentez reaksiyonlarında çok sayıda enzim görev alır. Enzim miktarının artması fotosentezi de artırır. 5) Kütikula Kalınlığı: Kütikula, yaprağın yüzeyini örten ve bitkinin su kaybını azaltan epidermis tarafından üretilmiş bir tabakadır. Bu tabaka kurak ortam bitkilerinde kalın, nemli ortam bitkilerinde ise incedir. Kütikulanın kalınlığı arttıkça güneş ışınlarının fotosentez yapabilen hücrelere ulaşması zorlaşır. Bu durum fotosentez hızını azaltır ÇEVRESEL ETMELER ✔ Fotosentezi birden fazla faktör etkilediği için fotosentez hızının miktarı minimum olan faktör tarafından sınırlandırılır. Buna minimum yasası denir. Sıcaklık ve ışık şiddetinin uygun olduğu ortamda su miktarı olması gerekenden az ise fotosentez hızını su miktarı belirler. 1) Işık Şiddeti ✔ Işık şiddeti arttıkça fotosentez hızı belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır. ✔ Işık şiddeti öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler. 2) Işığın Dalga Boyu ✔ Klorofil molekülü en fazla kırmızı ve mor dalga boylu ışığı; en az ise yeşil dalga boylu ışığı soğurur. Bu nedenle fotosentez hızı kırmızı ve mor dalga boylu ışıklarda fazla, yeşil dalga boylu ışıkta azdır. ✔ Öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler. ✔ Işığın enerjisi ile fotosentez hızı arasında ilişki yoktur. 3) Karbondioksit Miktarı ✔ Karbondioksit miktarı arttıkça, fotosentez hızı da belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır. ✔ Karbondioksit miktarının artması öncelikle ışıktan bağımsız evreyi etkiler. Işıktan bağımsız evre etkilendiğinden ışığa bağımlı evreyi de dolaylı olarak etkiler. ✔ Ortamın karbondioksit konsantrasyonu çok fazla düşerse canlı CO2 bağlayamaz. ✔ Karbondioksit miktarı ve ışık şiddeti beraber düşünüldüğü zaman fotosentez hızında değişiklikler görülür. Karbondioksit miktarı yeterli ise fotosentez hızı ışık şiddetine göre değişir. ✔ Eğer bitkinin fotosentez yaptığı ortama kireç suyu, KOH ve NaOH maddeler konulursa fotosentez olumsuz etkilenir. Çünkü bu moleküller karbondioksit tutucudurlar; ortamdaki karbondioksiti tutarak canlının fotosentez yapmasını engeller. ✔ Seralara ıslak saman konularak bitkilerin daha fazla fotosentez yapması sağlanabilir. Çünkü ıslak saman içindeki saprofitler ayrışma yaparak seranın karbondioksit miktarını artırırlar. 4) Sıcaklık ✔Fotosentez reaksiyonlarında görev alan enzimler sıcaklık değişimlerinden oldukça etkilenirler. Sıcaklığın optimum değerin altına düşmesi ya da üstüne çıkması fotosentez hızını azaltır. Optimum değerin çok fazla üstüne çıkılması enzim faaliyetlerini geri dönüşümsüz olarak durdurur. (Denatürasyon) ✔ Fotosentez tepkimeleri sıcaklık değişiminden etkilenir ancak ışıktan bağımsız evrede daha fazla enzim görev aldığından ışıktan bağımsız tepkimeler sıcaklık değişiminden daha fazla etkilenir. ✔ Işık şiddeti ile sıcaklık beraber düşünüldüğünde sıcaklık yükselse bile düşük ışık şiddetinde fotosentez hızında belirgin bir değişiklik olmayacaktır. 5) Mineraller ✔ Fe, Mg, N, P, S, K, Ca gibi minerallerin fotosentezde rolü vardır. Minerallerin fotosentez hızına etkisi minimum yasasına göre belirlenir. ✔ Fe; ETS elemanının yapısına katılır ayrıca klorofilin üretiminde görev alan enzimin kofaktörüdür. ✔ Mg klorofilin yapısına katılır. ✔ Ortamda ışık olmadığında klorofil için gerekli tüm maddeler varsa bile, klorofil sentezi yapılmaz. 6) Su Miktarı ✔ Su miktarının artması fotosentezi artırır. Bir değerden sonra ise fotosentez hızını etkilemez. ✔ Öncelikle ışığa bağımlı reaksiyonları etkilerken ışığa bağımlı reaksiyonların etkilenmesi nedeni ile ışıktan bağımsız reaksiyonu dolaylı olarak etkiler. 7) pH ✔ Fotosentezde görev alan enzimlerin çalıştığı optimum pH aralığının dışına çıkılırsa fotosentezin hızı olumsuz etkilenir. Enzim çalışmasını geri dönüşümsüz olarak bozar. (denatürasyon) Sıradaki konu: Kemosentez Önceki konu: Canlılık İçin Enerjinin Önemi

  • SORULAR | selinhoca

    HAFTALIK SORU ÇÖZÜMLERİ 9. sınıf 10. sınıf 11. sınıf 12. sınıf

  • KİTAPLARIM | selinhoca

    TYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL 9. SINIF BİYOLOJİ SORU BANKASI SATIN AL AYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL TYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 50 x 6 SATIN AL AYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 25 x 13 SATIN AL

  • Embriyonik Gelişim Süreçleri | selinhoca

    PDF İNDİR TABLET ANLATIMI İZLE ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE EMBRİYONİK ÖRTÜLER 1) Koryon ✔ Embriyoyu koruyan en dış tabakadır. ✔ Embriyoyu korumak dışında allantoyisle beraber gaz alışverişini sağlar. ✔ Kuş ve sürüngen yumurtalarında kabuğun hemen altında bulunur. ✔Memelilerde plasentanın yapısına katılır. 2) Allantoyis ✔ Kuş ve sürüngen yumrtalarında embriyonun boşlatım atıklarını depolar ve koryonla beraber gaz alışverişini sağlar. ✔ Memelilerde göbek bağının atar ve toplardamarlarını oluşturur. 3) Vitellus ✔ Embriyonun beslenmesi için gerekli besinleri içeren kesedir. ✔ Kuş ve sürüngen embriyolarında büyük, memeli embriyolarında küçüktür. ✔ Plasentalı memelilerde embriyo endometriyuma tutunduktan sonra kaybolur ve embriyo plasenta tam olarak görevini yerine getirene kadar endometriyumdan beslenecektir. ✔ Amfibi yumurtalarında küçüktür. Amfibiler bu nedenle başkalaşım geçirirler. 4) Amniyon Zarı ✔ Embriyoyu saran ilk zardır. ✔ Embriyo ile arasında amniyon sıvısı bulunur. Bu sıvı, embriyonun kurumasını önler, embriyoyu mekanik etkilerden korur ve fetüse hareket alanı kazandırır. İNSANDA EMBRİYONİK GELİŞİM Bu olay segmentasyon, gastrulasyon ve organogenez şeklinde gerçekleşir. 1) Segmentasyon ✔ Yumurta kanalı içerisinde oluşan zigotun geçirmiş olduğu ilk mitoz bölünme evresine segmentasyon denir. ✔ Segmentasyon sırasında büyüme (kütle artışı) olmaz ve toplam hacim değişmez. ✔ Zigotun bölünmesi ile oluşan her bir hücreye blastomer denir. ✔ 3-4 gün içerisinde zigot çok sayıda küçük hücreden oluşmuş dut şeklindeki morula halini alır. ✔ Döllenmeden 6-7 gün sonra embriyoda yaklaşık 100 hücre vardır. Bu hücreler ortası sıvı ile dolu bir yapı oluşturur. Oluşan embriyonun bu haline blastula (balastosist) denir. Blastula içindeki sıvıya ise blastosöl denir. Balastosist halindeki embriyo, endometriyuma (rahim iç dokusu) ulaşarak tutunmaya başlar. ✔ Segmentasyon sırasında hücre farklılaşması gerçekleşmediğinden oluşan her bir blastomer yeni canlıyı oluşturabilecek yetenektedir. Zigotun ilk bölünmelerinde oluşan blastomerler birbirinden ayrılarak segmentasyonlarına ayrı ayrı devam ederse çoğul gebelik oluşur. Oluşan yavruların genetik özellikleri aynı olur. Ör: Tek yumurta ikizleri 2) Gastrulasyon ✔ Blastulanın alt yüzeyinde yer alan hücreler blastula boşluğuna doğru göç etmeye başlar. Bu hücre göçüyle birlikte embriyo, gastrula adını alır. ✔ Hücre göçüyle beraber insanda üç tabakalı embriyo oluşur. ✔ Farklılaşma gastrula evresinde başlar. Gastruladan önceki embriyoların yapısındaki blastomerlerin her biri yeni bir insana dönüşebilme yeteneğine sahipken gastruladan itibaren hücrelerin her birinin yeni bir insanı oluşturma yeteneği yoktur. 3) Organogenez ✔ Embriyonik tabakaların farklılaşarak doku ve organları oluşturmasıdır. ✔ Omurgalı embriyolarında ilk oluşan organ notokorddur. ✔ Blastula halindeki embriyo endometriyuma tutunur. Blastulanın yapısındaki hücrelerden HCG salgılanır. Bu hormon korpus luteumun bozulmasını engelleyerek gebeliğin devam etmesini sağlar. ✔ Gebeliğin ilerleyen aşamalarında (yaklaşık 1 ay sonra) rahim içerisinde koryon sayesinde plasenta gelişir ve embriyo plasenta aracılığı ile beslenir. Ayrıca plasenta progesteron hormonu salgılayarak gebeliğin devam ettirilmesini sağlar. ✔ Allantoyis gelişerek embriyo ile plasenta arasında göbek bağını oluşturur. Göbek bağı içerisinde bir toplar, iki atardamar bulunur. Atardamarlar kirli kan, toplardamar temiz kan taşır. ✔ 8. haftadan sonra embriyo fetüs adını alır. 40. haftaya kadar rahim içerisinde gelişimini devam ettirir. Ultrason: Gebelik boyunca fetüsün gelişiminin incelenmesini sağlayan cihazdır. Ses dalgalarını görüntü haline getirdiğinden fetüse hiçbir zararı yoktur. Tüp Bebek: Gamet sayısının yetersiz oluşu, dişi üreme sisteminin döllenmeye uygun olmaması gibi nedenler ile döllenme olayının doğal yollarla olmadığı durumlarda; kadın ve erkekten alınan gametlerin laboratuvar ortamında döllenmesi sağlanarak oluşturulan embriyoların, kadın vücuduna yerleştirilesi ile gebeliğin oluşturulmasıdır. Mikroenjeksiyon Yöntemi: .Tüp bebek yöntemi sırasında yumurta ve sperm hücresi aynı ortama bırakılarak döllenme gerçekleşmesi sağlanır. Ancak, spermin kendiliğinden dölleme yapamaması durumunda spermler yumurta içerisine aşılanır. Bu şekilde döllenme olayının gerçekleşmesi sağlanır. Buna mikroenjeksiyon yöntemi denir. Amniyosentez: Fetüsün gelişimi sırasında yapılan test ve gözlemler sonucunda fetüste genetik hastalık olma ihtimali farkedilirse enjeksiyon ile amniyon sıvısı örneği alınmasına amniyosentez denir. Bu sıvı içerisinde fetüse ait hücreler de yer alır. Bu hücrelerin mitoz bölünmeler geçirmesi sağlanır. Mitoz bölünmenin metafaz evresinde kromozomların görüntüsü bilgisayara aktarılarak kromozomlar incelenir. Buna karyotip analizi denir. Karyotip analizi sonucunda kromozomal bozukluklar varsa saptanabilir. Sıradaki konu: Komünite Ekolojisi Önceki konu: Dişi ve Erkek Üreme Sistemi

  • Hücre Zarı Hücre Çeperi | selinhoca

    Önceki konu: Hücre Sıradaki konu: Sitoplazma Hücrenin Yapısı Hücreler temel olarak üç kısımda incelenir. 1. Hücre Zarı 2. Sitoplazma 3. Çekirdek 1) Hücre Zarı: Canlı hücreyi cansız çevreden ayıran ince bir zardır. Görevleri 1. Hücreyi dış etkenlerden korur. 2. Hücreye şekil verir. 3. Hücre içeriğinin bir arada kalmasını sağlar. (Dağılmasını önler.) 4. Hücrenin madde alışverişi yapmasını sağlar. 5. Prokaryot hücrelerde fotosentez ve solunuma yardım eder. 6. Bitki hücrelerinde selüloz sentezini sağlar. Özellikleri 1) Canlıdır. 2) Esnektir. 3) Seçici-geçirgendir. 4) Akıcıdır. 5) Mozaiktir. 6) Porları vardır. 7) Karbonhidrat, yağ ve protein moleküllerinden oluşmuştur. Akıcı – Mozaik Zar Modeli Bilim adamları 20. yy başlarından itibaren hücre zarının yapısını anlamaya çalışmışlardır. Bunun için birçok model öne sürülmüştür. Günümüzde geçerli olan model Singer ve Nicholson tarafından 1972 yılında oluşturulmuştur. Bu modele akıcı-mozaik zar modeli denmiştir. Modele bu adın verilmesinin sebebi; ✔ Yapısına katılan moleküllerin yerlerinin sabit olmaması nedeni ile akıcı; ✔ Yapısını oluşturan moleküllerin dağılımının düzensiz olması nedeni ile de mozaik yapıda olmasıdır. ✔ Fosfolipit: Hücre zarı çift katlı fosfolipit tabakasından oluşmuştur. Fosfolipitler kuyruk kısımları birbirine bakacak şekilde dizilmişlerdir. Fosfolipitlerin bu dizilişi hücre zarının iç tarafının hidrofobik; dış tarafının hidrofilik olmasını sağlar. ✔ Proteinler fosfolipit tabakası içine tamamen gömülü olarak ya da yarı gömülü olarak yerleşmişlerdir. Tamamen gömülü olanlar madde alışverişinde görev alacak olan taşıyıcı protein (por) yapısını oluşturur. ✔ Karbonhidratlar fosfolipit ya da proteinlere bağlanarak hücre zarının yapısına katılırlar. Karbonhidratın lipitlere bağlanması ile glikolipit; proteinlere bağlanması ile glikoprotein oluşur. ✔ Glikoproteinlerin ve glikolipitlerin hücre zarındaki yerleri ve sayıları önemlidir. Bu durum hücrenin özgüllüğünü sağlar. 1. Hücrelerin birbirini tanımasını sağlar. 2. Hücre zarının seçici – geçirgen olmasını sağlar. 3. Hücreye gelen hormon gibi sinyal moleküllerinin tanınmasını sağlar. Hücre Zarının Farklılaşması İle Oluşan Yapılar Kamçı: Hücreden çıkan uzun ve az sayıda olan uzantılardır. Hücrenin hareket etmesini sağlar. Sil: Hücreden çıkan kısa ve çok sayıda uzantılardır. Tek hücreli canlılarda canlının hareket etmesini sağlar. Çok hücreli canlılarda ise bulunduğu ortamın hareketlenmesini sağlar. Yalancı Ayak (Pseudopod): Hücrenin geçici olarak oluşturduğu sitoplazmik uzantılardır. Hareket ve besin alımında (fagositoz) kullanılır. Pinositik Cep: Pinositoz sırasında hücre zarının çöküntü oluşturması ile oluşan geçici oluşumdur. Böbrek hücrelerinde görülür. Mikrovillus: Hücre zarının dışarı doğru oluşturduğu parmak şeklindeki çıkıntılardır. Besinlerin emilim yüzeyini artırır. İnce bağırsağın iç yüzeyindeki hücrelerde görülür. Mezozom: Oksijenli solunum yapan prokaryotlarda solunum yüzeyini artırarak solunumu hızlandırmak amacıyla hücre zarının sitoplazma içine doğru kıvrımlar yapması ile oluşan yapıdır. Hücre Çeperi (Duvarı) Bazı hücrelerde hücre zarının dışında bulunan koruyucu tabakadır. Özellikleri 1. Cansızdır. 2. Serttir. 3. Tam geçirgendir. 4. Yapısı bulunduğu canlı türüne göre değişir. Görevleri 1. Hücreyi korur. 2. Hücreye şekil verir. 3. Hücrenin aşırı su almasını engeller. (Hemolize engel olur.) Bitki ve alg hücrelerinde --> Selüloz Mantar hücrelerinde --> Kitin Bakteri hücrelerinde --> Peptidoglikan Arke hücrelerinde --> Yalancı peptidoglikan ✔ Bazı prokaryotlarda yoktur. (mikoplazma, thermoplama) ✔ Bitki hücrelerinde hücre çeperlerinde plazmodesma denilen boşluklar vardır. PDF İNDİR TABLET ANLATIMI İZLE ÖZEL DERS ANLATIMI İZLE

bottom of page